Fark..

FARK…

Bugün Hürriyet Gazetesi’nin manşetinde, sevgili kardeşim Nurettin Kurt’un imzasını taşıyan harika bir haber var.

(Mealen) 15 Temmuz gecesi tankların önüne yattığı için çenesinin kırıldığını öne sürerek, kendisini ‘Gazi’ statüsüne aldırtıp, devletten de çatır çatır para alıp afiyetle yiyen bir ahlâksızın “aslında o çenesinin bir kavga-dayak esnasında kırıldığı” ortaya çıkmış. Tabii paraları da geri almışlar. Rezil olmuş.

Şimdi, bunun tam tersini, ya da başka bir versiyonunu düşünün.

(Misal) Bir demokratik hak arama eylemi sırasında polis şiddeti nedeni ile dayak yediğini ya da hapishanede işkence gördüğünü öne sürerek tazminat almaya çalışan birinin, “aslında özel hayatında adi basit bir kavga sırasında dayak yediği” ortaya çıksaydı ne olurdu?

Malum YılışıkYawshakYalancıYandaşYalaka 5Y medyası, bütün eylemler sırasında şiddete maruz kalan insanları “Sahtekârlıkla” suçlamaz ve bundan sonra olabilecekler için de bunu emsal göstermez miydi?

Ama biz bunu yapmıyoruz. Yani, “Bakın işte, şehit mehit gazi mazi palavra hepsi.. Ne tankın altına yatan varmış ne direnen. Alayı sahtekâr bunların. Aslında darbe marbe de hikaye..” demiyoruz. Demeyeceğiz.. Çünkü bir tane sahtekârın olayını genele teşmil edecek kadar adi ve alçak değiliz.

Biz, “Kabataş Yalanı”nı bile tek başına bir olay olarak değerlendirir, başka bir yerde (Benim türbanlı bacıma) gerçek bir saldırı olursa sonuna kadar kınarız.

Ama siz, mini şortlu bir kızın (maazallah – görüntü olmasa) “Aslında yalan söylediğini” ortaya çıkartsanız üzerinde mahşere kadar tepinirsiniz. Aramızdaki FARK bu.

“Nüans” boyutunda değil tabii. Kocaman bir fark.
İnsaniyet.

Zafer Arapkirli