Basın Yayın’ın Aslı’sından sitem dolu bir yazı.. Editörün notu: Seni kimler üzdü kız

Bazen birini bırakmamak için çok mücadele edersin ama bir türlü olmaz. Kendinden ödün verirsin, çirkinleşirsin, üzülürsün, sabır edersin yine sabredersin…

Bu süreç bir solungacın ortasından ikiye bölünüp tekrar iyileşerek kalanı ile yola devam etmesinin iç sıkıntısı ve “belki iyileşir” umudunu birlikte götürür. Artık devam etmesini gerekçe olarak gösterecek hiç bir bahane kalmayınca da o birini artık kalbinden bırakırsın. Kuruyan bir yaprağın kendiliğinden düşmesi gibi…

O an derin bir kuyunun dibine içi çöp dolu ve ağızı sıkı sıkıya bağlı bir poşet atmış gibi de hissedebilirsin. Sorunlar çöptür ve aslında yok olmamış sadece gözünün önünden uzaklaşmıştır. Buna rağmen herşeyi arkanda bırakmışsındır. Birdenbire bir rahatlama ve arınma başlar. Artık kendini kandırmayacağın bir zaman dilimindesindir.

Biraz zaman geçince güneşin seni ısıttığı, denizin serinlettiği, mis gibi havasına teslim olduğun bir Ege kasabasında gibi hissedebilirsin. Ya da hala içi tıklım tıklım dolu klimasız bir otobüste.
O zaman seslenirsin:
“-İlk durakta inecek var…” “-Orta kapı lütfen…”

Aslı Didari