Ergenekon: Fetö Kumpası.. Cemil Özyıldırım Türk Ordusu’na karşı yapılan kumpası unutulmaması için ayrıntıları ile yazdı. (Ordu böyle çökertildi, kozmik odadaki devlet sırları yabancı servislere verildi, hainler en sonunda kanlı darbe girişi yaptı)

Yargının en uzun davası Ergenekon:

Fetö Kumpası

2007 yılında telefon ihbarı ile Ümraniye’de bir gecekonduda 27 el bombası bulundu. Açılan soruşturma sürerken, 12 Ocak 2009 tarihinde Poyraz Köy, Zir vadisi ve Gölbaşı bölgesinde toprağa gömülü silahlar olduğu, yer belirtilmeden Genelkurmay ve Milli İstihbarat Teşkilatına yine telefonla ihbar edildi. Bu bölgelerde yapılan aramalarda silahlar bulunamadı. Bir süre sonra soruşturmayı yürüten İstanbul Baş Savcılığına yeni bir ihbar daha geldi ve silahların yeri nokta olarak belirtildi. Ortaya çıkarılan lav, el bombası ve diğer mühimmatlardan oluşan silahların, kimler tarafından toprağa gömüldüğü araştırılırken, Emniyet Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay, bulunan silahların Emniyet Özel Harekata verilen silahlar olduğunu öğrendi. Oktay’ın öğrendiklerini kimlerle paylaştığı anlaşılamadı. Yapılan yorumlarda bunların polisler olabileceği belirtiliyordu. Ancak Behçet Oktay’ın şüpheli bir şekilde intiharı, her şeyin üzerini örttü. Gecekondu’dan sonra toprağa gömülü olarak bulunan silahlarla ilgili başlatılan savcılık soruşturması sürecinde, bazı askeri kaynaklara yakın çevrelerden, şu açıklamalar yapıldı:

‘’Bulunan silahlar, olağanüstü hal (OHAL) uygulaması sırasında Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) tarafından Jandarma ve Kara Kuvvetlerine verildi. Bunlardan bir bölümü Kara Kuvvetleri ve Jandarma tarafından ihtiyaç nedeniyle Emniyet Özel Harekat’a aktarıldı. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), silah ve mühimmatı zimmetle teslim edip kayda geçirmedi. İkmal subayları bunları ‘’sarf” olarak zimmetten düşerken, polis de hiçbirini zimmetlemedi. Bu nedenle doğal olarak bu mühimmatlar MKEK kayıtlarında, son olarak TSK üzerinde görünüyordu’’

Polisin çektiği görüntüler

Ergenekon davasında 5 yıl 2 ay tutuklu kalan Genelkurmay Başkanlığı’nda İkmal Amiri olarak görev yapan Yarbay Mustafa Dönmez’in mahkemede görüntülerle verdiği ifadesi, davaya yeni bir boyut kazandırdı. Dönmez, 21 Aralık 2017 günü İstanbul Çağlayan Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasında, o dönem polisin Ankara Zir Vadisi’nde yaptığı aramalara ilişkin görüntüler sundu. Dönmez polis kamerası ile çekilen görüntülerin, 7 yıl boyunca mahkemeden saklandığını ifade etti. Silahların bulunduğu yerdeki arama görüntülerinin ham halini, polisten sağladığını söyledi. Görüntülerdeki polisler arasındaki konuşmalarda dikkat çekici idi. Kayıtların ham halinde, silahları bulan polislerden biri kamera çekimini yapan polise “Nasıl olsa kazık… Ses yok değil mi, sesi kapat” derken, bir başka polisin de “İşimiz sağlama alalım, eşeği sağlam kazığa bağlayalım. Sonra sesi hallediyorsunuz değil mi” ifadelerini kullandığı belirlendi. Mahkeme Başkanı, Adli Tıp’tan gelen Zir Vadisi krokisinin de Dönmez’e ait olmadığını belgeleyen raporu okuyunca Mustafa Dönmez’in avukatları, Anayasa Mahkemesine başvurdu. Dönmez Anayasa Mahkemesinin kararı ile tahliye edildi.

Gözaltılar, gizli tanıklar

Türklerin 400 yıl önce, yaşadıkları Ergenekon’dan çıkmak için, bölgeyi çevreleyen dağdaki demir madenini eriterek açtıkları geçitten, bir boz kurdun yol göstericiliğinde geçerek, yeni bir yurda kavuştuklarının masal gibi anlatıldığı Türk destanı Ergenekon isminin, 12 yıl süren davaya neden verildiğini kimse anlayamamıştı. Ancak dava, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üzerinde yoğunlaştı.
Hedef TSK idi.
Bu öyle bir dava idi ki, dönemin Başbakanı ‘’Ben bu davanın savcısıyım’’ derken, o tarihte CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal da ‘’Bu davanın avukatı benim’’ diye görüş belirtiyordu. Davada 31’i gizli tanık olmak üzere 160 tanığın beyanı alındı. Gizli tanık odasında beyanları alınan gizli tanıkların, görüntüsü ve sesi duruşma salonuna değiştirilerek yansıtıldı.
Dinlenen gizli tanıkdan bazıları ise şöyle: Kurşun, Gurbet, Dilovası, Efe, Munzur, Emek, Boyabat, 9, Aydos, Poyraz, Hisar, Kıskaç ve Deniz.”
Poyraz, Hisar, ‘9’ ve Deniz gizli kalmak istemedi, kimliklerini açıkladı, sanıklarla yüzleşti. İsmini açıklayanlar arasında en çok etki uyandıran ise gizli tanık “Deniz” olarak ifade veren PKK’nın eski yöneticilerinden Şemdin Sakık oldu. Tutuklu sanıklar, Şemdin Sakık’ın tanık olarak dinlenmesine duruşmada tepki gösterdi. Davada dinlenen diğer tanıklar ise şöyle:
“Eski milletvekili Recai Birgün, ortopedi uzmanı Mücahit Pehlivan, CHP Milletvekili Emrehan Halıcı, DSP Genel Başkanı Masum Türker, eski polis şefi Ahmet İhtiyaroğlu, Gazeteciler Can Dündar, Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, Gazeteci Celal Kazdağlı, Gazeteci Alper Görmüş, Gazeteci Fehmi Koru, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, emekli Orgeneral Teoman Koman, organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz, iş adamları Mehmet Emin Karamehmet ve Ali Avni Balkaner, AK Parti Milletvekili Şirin Ünal, “Balyoz Planı” davasında 18 yıl hapisle cezalandırılan emekli Orgeneral Ergin Saygun, eski MİT mensubu Mehmet Eymür, Sevil Atasoy, Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, Abdullah Öcalan’ın eski avukatlarından İrfan Dündar’’

Her kesimden tutuklama

El bombalarının bulunduğu gecekondu’nun sahibi Mehmet Demirtaş ve yeğeni Ali Yiğit’in ifadeleri üzerine genişletilen soruşturma sürecinde, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün talimatıyla birbiri ardına gerçekleşen operasyonlarda, iş, siyaset, spor, sanat, hukuk ve medya dünyasından isimler, asker, polis, işadamı, yazar, akademisyen ve sendikacılar gözaltına alındı. İfadelerine başvurulan ve sanık sıfatı ile mahkemeye çıkarılanlar arasında dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk’ün aralarında bulunduğu 66’sı tutuklu 275 sanık ile Ergenekon, Türkiye’nin en önemli ve en uzun süren davasına

Ergenekon iddianameleri

İlk etapta İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlanan ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen 46’sı tutuklu 86 sanık hakkında 2 bin 455 sayfalık iddianame, 25 Temmuz 2008 günü kabul edildi. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk, Sedat Peker, Sami Hoştan ile bazı emekli askerler ve İP yöneticilerinin de aralarında bulunduğu Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ‘maktul’, aynı dairenin 2. Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Danıştay tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu da ‘mağdurlar’ olarak yer aldı.

1. iddianame

Birinci Ergenekon Davası’nın görülmesine Başkan Köksal Şengün, üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nin içinde oluşturulan küçük salonda, 20 Ekim 2008 tarihinde başlandı. Yargılama devam ederken, Beşiktaş’ta bulunan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının ‘Ergenekon’ soruşturmaları devam etti. Genişleyen soruşturma için Savcı Zekeriya Öz’ün yanında Mehmet Ali Pekgüzel,Nihat Taşkın ile birlikte savcılar Ercan Şafak, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder ve Cihan Kansız da görevlendirildi.

2. İddianame

Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan 1909 sayfalık ikinci iddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 Mart 2009 tarihinde kabul edildi. Bu iddianame ile 19’u tutuklu, 36’sı tutuksuz isimlerin yanı sıra, hakkında yakalama kararı bulunan eski AKP milletvekili Turan Çömez ile birlikte, 56 sanık için dava açıldı. Bu sanıklar arasında, emekli orgeneraller Mehmet Şener Eruygur, Hurşit Tolon, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, gazeteciler Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, ATO eski Başkanı CHP Milletvekili Sinan Aygün, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, emekli Albay Arif Doğan ve eski Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt’te bulunuyordu. Bu süreçte sanık sayısının artması ve duruşma salonunun yetersiz kalması üzerine yine Silivri Cezaevi’nin giriş kapısının yaklaşık 50 metre yanında yeni bir bina inşa edildi. İddianamede, ‘’Ergenekon terör örgütüne ulaşılmış, örgüt uzun yıllar faaliyetlerini sürdürmüş, Türkiye bir mafya ve terör cennetine dönüşmüştür. Öte yandan gerçekleştirilen faili meçhul cinayetlerle ülkemizin yetişmiş insanları ve sahip olduğumuz önemli değerlerden olan aydınlar katledilmiş ve her olaydan sonra ülkemiz yeniden kaosa, karanlığa ve güvensizlik ortamına sürüklenmek istenmiştir. Böylelikle Ergenekon terör örgütü ülkemizin hukuk devleti olmanın önünde, daima bir engel teşkil etmiştir. Fakat gerçekleştirdiği bunca eyleme rağmen, Ergenekon terör örgütünün gizli ve hücre yapılanması, eylemlerin profesyonelliği, kamu kurumlarındaki yapılanma ve ilişkileri sayesinde örgüt bağlantılarının deşifre edilmesi daima engellenmiştir” denildi.

3. iddianame

Bu arada, 37’si tutuklu 52 sanık hakkında hazırlanan üçüncü “Ergenekon” iddianamesi de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 5 Ağustos 2009 tarihinde kabul edildi. Eski MGK Genel Sekreteri emekli orgeneral Tuncer Kılınç, emekli Orgeneral Kemal Yavuz, eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ve eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ve Yalçın Küçük üçüncü Ergenekon Davası’nın sanıkları arasında yer aldı. İddianamede Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç, müşteki sıfatıyla yer alırken, Sivas Ermeni cemaati lideri Minas Durmazgüler ile Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan ise mağdur gösterildi..

4. iddianame

Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan dördüncü iddianame ise, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” iddialarına ilişkin oldu. Emekli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı ve avukat Serdar Öztürk’ün Ankara’daki ofisinde bulunduğu iddia edilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesine ilişkin hazırlanan iddianame, 20 Ekim 2011 tarihinde kabul edildi. İddianamede, firari sanık olarak Yeditepe Üniversitesi Kurucusu Bedrettin Dalan, tutuklu sanıklar Dursun Çiçek, Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım ile tutuksuz sanıklar İlhami Ümit Handan ve Özel Yılmaz yer aldı. Emekli Albay Dursun Çiçek belgedeki imzanın sahte olduğunu iddia ederken, avukatları da duruşma salonuna getirdikleri ‘CNC’ makinası ile sahte imza atılabileceğini öne sürdü. Bir çok kişinin imzası, bu makina marifetiyle atılarak Çiçek’e ait olduğu belirtilen imzanın da sahte olduğu iddia edildi.

İnternet Andıcı davası

Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi’nce işletilen internet siteleri ve İnternet Andıcı’na ilişkin bir iddianame daha hazırlandı. İddianamenin kabulüne 29 Temmuz 2011’de karar veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bu davayı “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasıyla birleştirilmesine karar verdi. Bu iddianamede, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler, emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Tümgeneraller Hıfzı Çubuklu ve Mustafa Bakıcı, emekli korgeneraller Mehmet Eröz ve İsmail Hakkı Pekin’in de aralarında bulunduğu 22 sanık yer aldı.

Mahkeme Başkanı değişiyor

Ergenekon Davası’na 20 Ekim 2008 tarihinden itibaren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başkanlık yapan Köksal Şengün, 13 Temmuz 2011 tarihinde aniden Bolu’ya atandı. 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde milletvekili seçilen Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tahliye edilmesini yönünde oy kullanan Mahkeme Başkanı Şengün, “TBMM üyeliğine yasal bir seçim sonucu ve demokratik yollardan seçilen bu kişilerin kazanmış oldukları bu nitelikleri neden ile kaçma, saklanma ve delilleri karartma ihtimalleri de kalmamıştır” diyerek Balbay ve Haberal’ın tahliyesini istemişti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 21 Temmuz 2011 tarihinde mahkemenin en kıdemli üyesi Hasan Hüseyin Özese’yi, Şengün’ün yerine başkan olarak yetkilendirdi. 25 Temmuz 2011 tarihinden itibaren heyete Hasan Hüseyin Özese başkanlık yaparken, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun yanı sıra heyete Fatih Mehmet Uslu, Ercan Fırat ve Nihat Topal da atandı.

Tek davada 23 iddianame

Mahkeme, Birinci Ergenekon Davasını 27 Nisan 2012 tarihindeki 225’nci duruşmada kapatarak, İkinci Ergenekon Davası’yla birleştirdi. Ergenekon ana davasında toplanan 23 iddianameden bazıları ise şöyle: 1’inci, 2’nci ve 3’üncü Ergenekon iddianameleri, Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması, Cumhuriyet Gazetesi’ne molotofkokteyli atılması, Hakan Saraylıoğlu Cinayeti, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Davası, Alparslan Arslan’a glock marka silah temin edilmesine ilişkin dosya kapsamında tutuklanan Mahmut Güzel dosyası, Savcı Zekeriye Öz’e tehdit davası, Fener Rum Patriği Bartholomeos’a suikast iddiası, Sivas Ermeni cemaati lideri Minas Durmazgüler’e suikast planına ilişkin 2 ayrı iddianame, avukat Yusuf Erikel ve yayıncı Hayri Bildik’in aralarında bulunduğu 8 sanıklı dosya, İrticayla Mücadele Eylem Planı, İnternet Andıcı, İlker Başbuğ iddianamesi, Şile kazıları dosyası, Mehmet Perinçek’in aralarında bulunduğu İşçi Partililerin dosyası.”

Ergenekon’un sonu

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kararını 5 Ağustos 2013’te açıkladı. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl hapis, Tuncay Özkan “darbeye teşebbüs suçundan” ağırlaştırılmış müebbet ve diğer suçlardan 22 yıl 6 ay hapis, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ müebbet, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırıldı. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon müebbet, Danıştay saldırısının faili Alpaslan Arslan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet, avukat Kemal Kerinçsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Mahkeme, Mehmet Haberal’ı 12 yıl 6 ay, Mustafa Balbay’ı 34 yıl 8 ay, Sinan Aygün’ü 13 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm ederken, diğer sanıklara da çeşitli cezalar verdi. Bazı sanıklar, davaya bakan ve kapatılan özel yetkili mahkemenin gerekçeli kararı yazmasının 7 ay sürmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulundu. AYM, sanıkların haklarının ihlal edildiğine hükmetti. İhlal kararı üzerine, kaldırılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine yetkilendirilen ve başvuruları inceleyen nöbetçi mahkemeler, sanıkları tahliye etti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16 bin 600 sayfadan oluşan gerekçeli kararının taraflara tebliğ edilmesinin ardından dosya temyiz incelemesi için, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.

Yargıtay 6 ay inceledi

21 Nisan 2016’da açıklanan Ergenekon Davası’nın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Danıştay saldırısı davası ile Ergenekon Davası arasındaki hukuki ve fiili irtibatın somut delillerle gösterilememesini de bozma nedeni olarak değerlendirdi. Ayrıca yerel mahkemenin oluşumunda ve soruşturma, yargılama, delil toplama aşamalarında adil yargılanma ilkelerine aykırılık bulunduğu tespitini yaptı. Bunun yanı sıra “Ergenekon Terör Örgütü”nün, kim tarafından ne zaman kurulduğunun, suçlarının, hiyerarşik yapısının ortaya konulmaması, liderinin belli olmaması gibi nedenlerle yerel mahkemenin “Ergenekon Terör Örgütü” kabulünde isabet bulunmadığına hükmetti. Duruşmalı temyiz isteyen sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından Ergenekon Davası, Yargıtay da 6 ay inceledi. Sonuçta, sanıkların“sahte” ve “uydurma” delillerle suçlandıkları, soruşturma ve kovuşturmanın “hukuka aykırı” yapıldığı, davanın “Fethullahçı Terör Örgütü” (Fetö) tarafından kurulan “kumpas” ürünü olduğu görüşü oluştu. Savunmalarda genellikle Ergenekon soruşturmasının odağındaki, dönemin savcısı Zekeriya Öz gibi isimlerin, bugün “kanun kaçağı” olarak yurt dışında bulunduğu vurgulandı.Böylece Ergenekon dava dosyası, 1 Temmuz 2019’ da verilen karar ile kapandı.

Yarın : Başbuğ ‘’TSK ele geçirilmek istendi’’

Cemil Özyıldırım

Resimler:
1- Ergenekon davasında, başta TSK olmak üzere her kesimden tanınmış ve bilinen isimler, önce gözaltına alındı, daha sonra da tutuklandı
2-Ergenekon davası savcısı Fetöcü Zekeriya Öz, yurt dışına kaçtı
3-Dava sürecinde tutuklananlardan bazıları intihar etti. Bazıları ise hastalanarak vefat etti.
4-Efe kod adlı gizli Tanıklardan İliç savcısı Bayram Bozkurt, yalan beyandan Bornova’da yakalandı.
5- Dava sürecinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ‘’Ben bu davanın avukatıyım’’ derken, Başbakan Erdoğan da ‘’Ben de bu davanın savcısıyım’’ dedi.

Cemil Özyıldırım