Ustadan resimli gazetecilik dersi.. Dersi bu ‘Fotoğrafta’ verdi. Cemil Özyıldırım yazdı

 

Ustadan resimli gazetecilik dersi..

Oktay Ekşi Hürriyet Haber Ajansı’na genel müdür olarak atanınca, odasının bir duvarına boydan boya bir tahta yaptırdı. Tahta, sütunlara bölünmüş, büroların bir ay içindeki resimli ve resimsiz haberleri, sayılarla bu sütunların içinde yer almıştı. Oktay bey bu sayısal rakamlara bakıp, büro şeflerini , ”Çalışıyorsunuz, ya da çalışmıyorsunuz” diye uyarırdı.

Biz bu sistem, Oktay Beyin duvara astığı not defteri idi. Oktay Bey bununla da yetinmedi ve 8 sayfalık bir dergi çıkarmaya başladı. Bu dergide gazetecilik kurallarının yanı sıra, çalışan veya çalışmayan bürolar, duvardaki not defterine göre değerlendirildi. Hürriyet Haber Ajansı’nın çalışma dergisi, bir süre sonra 35 büro arasında bir rekabete sahne oldu. ”Ayın bürosu” seçilmek isteyen büro şefleri, görülmemiş resimli-resimsiz haber ve röportaj yarışına girdiler. ”Ayın bürosu” seçilenler büro şefleri ile birlikte toplu bir resmi de hak ediyorlardı.

Oktay Ekşi, duvardaki not defterine düşen rakamları kendisi değerlendiriyor, dergiyi yazı ve resimleri ile yine kendisi hazırlıyordu. Hemen şunu da söylemek gerekir. Bu işlerin arasında, Hürriyet’in baş yazarı olarak da, birinci sayfadaki köşesini yazıyordu. Bu dönemde merkezde kurulan İstanbul bürosunun şefliğine beni getirdi. Büroya Trakya ve Batı Karadeniz’in il ve ilçeleri bağlıydı. Büro elemanlarını çalışkan hanım editörler oluşturdu. Resimde soldan Sağa) İngiltere’ye yerleşen Mihrişah Safa, Nilgün Pala, Serpil Pınar, gazetecilik heyecanı ile çalışan arkadaşlardı.

İstanbul Bürosu, 6 kez ”Ayın Bürosu” seçilme başarısını gösterdi. Şimdi gelelim, Oktay Ekşi ustanın yine böyle seçildiğimiz ve dergide topluca yer aldığımız bir ayda, verdiği resimli bir gazetecilik dersinin öyküsüne:

Oktay beye, ayın bürosu olarak çektirdiğimiz resmi teslim ettik ama, dergi basılıp bürolara dağıtılırken, resim altını yazan Oktay beyin, bizlere verdiği bir gazetecilik dersiyle karşılaştık. Resim altı şöyleydi:

”Eylül ayına ait analiz raporu, merkezde bir İstanbul bürosu niteliği içinde çalışan arkadaşlarımızın, o ayın en başarılı ekibi olduklarını ortaya koydu. Bu resim o arkadaşlarımızı gösteriyor. Ancak arkadaşlarımız herkes tarafından tanındığından emin olmalılar ki, fotoğrafı teslim ederken, resim altı vermeye gerek duymadılar”

Oktay Bey, gerçi resmi teslim alırken, ”Hani bunun resim altı” diyebilirdi. Ancak herkesin kulağına küpe olması için bu gazetecilik dersini, böyle vermeyi uygun buldu. Şimdi soruyorum..Gazetelerde gazeteci yetiştiren, var mı böyle ustalar?. Tabiki ”YOK”. Sen Sağol Oktay Usta..

Cemil Özyıldırım