Ünlü gazeteci doğum gününde ‘doğum ve ölüm’ arasındakileri anlattı. “Eskiden içimizi ısıtan bir adamlık vardı. Hepimiz fakirdik. Birbirimizi anlıyorduk. Kapılarımızda kilit yoktu”

DOĞUM VE ÖLÜM

Günaydın…
Doğum ve ölüm…
Hayatın kaçınılmazı…
Ne kadar yaşamışım…
Veya yaşamışsın?..
Kıymet verilmiyorsan…
Ne önemi var?!.
Bence yok…
Hayatım, suç ve suçlu kovalamakla geçti…
Her yer, hırsız arsız…
Eskiden hırsızlar bile vicdanlıydı…
Acıma, utanma duyguları vardı…
Fakirin evine “süt parası” bırakanlar vardı…
Devrimci, İslamcı…
İçeriği çok farklı değil…
Birinde Allah korkusu var!..
Diğeri ise Allah’tan korkuyor ama farkında değil…
Allah vicdanında!
İslam, “Çok yeme, haram” diyor, diğeri, “Çok yeme, yoldaşların hakkı” diyor…
Demem o ki; Efe, Dadaş aynı şey!…
Namuslu, yiğit adam…
İktarda CHP’yi de, MHP’yi de, DSP’yi de, ANAP’ı da gördüm!
AK Parti/AKP’yi gördüğüm gibi…
İçinde BİZ varız…
Farklı bir adam yok.
Biz bu kadarız…
Bugün benim doğum günüm…
Dedemin, babamın, annemin öldüğü yaşta…
52’de…
Keşke daha güzel bir Türkiye’ye uyanabilseydim…
Dün, ekranlarda Erzurum’da yapılmış bir çekim vardı…
Karda yürüyen öğrenci…
“Soğukta yürümek zor” diyordu…
45 yıl önce de aynıydı…
Şenol gitmiş, Mehmet gelmiş…
Değişen bir şey yok…
Demem o ki; eskiden de soğuktu ama içimizi ısıtan bir adamlık vardı.
Hepimiz fakirdik…
Birbirimizi anlıyorduk…
Kapılarımızda kilit yoktu…

14 ARALIK 2018

ŞNG