Siz canınızı kurtarın bana kement attılar.. Tuğrul Sarıtaş yazdı..’Kapıdan Kovsalar da’ kitabımdan. Berat Yurdakul ve Kazım Pamuk nur içinde yatsın

1998 Yılında KAPIDAN KOVSALAR DA! adlı kitabımda yer verdiğim rahmetli Berat YURDAKUL ve Kazım PAMUK ile ilgili anımı: (Üstat Gazeteci- Duayen Foto Muhabiri SÖKMEN BAYKARA abim tarafından çekilen güzel bir fotoğrafla birlikte sizlerle paylaşıyorum.)

Berat YURDAKUL ve Kazım PAMUK Üstatlarım mekanlarınız cennet olsun.

“SİZ CANINIZI KURTARIN, BANA KEMENT ATTILAR”

Eski gazeteciler Kazım Pamuk’u iyi tanırlar…
Yaptığı espriler, anlattığı fıkralar ile bizleri gülmekten kırıp geçirirdi.
O dönemlerde, Ulus, Barış ve Ekspres gibi gazetelerde spor yazarlığı ve sayfa sekreterliği de yapan Kazım Pamuk üstadım ile Günaydın gazetesinde çalıştığım dönemlerde yaşadığım bir olayı anlatmadan edemeyeceğim.
Rahmetli, gece gazete döndükten sonra, hemen iki arka sokağımızda gecekonduların önünde (Rüzgarlı Sokak, Çankırı Caddesi) üzerinde bulunan pavyona gitmek istediğini söyledi…
Üstat foto muhabiri Berat Yurdakul ağabeyimle birlikte peşine takılıp gittik.
Pavyonda rahmetliyi adeta törenle karşıladılar!
Sahnenin önünde gösterdikleri masaya oturduk.
Öyle bir donatıldı ki masamız, hemen her şey vardı…
Berat Yurdakul sordu:
“Kral masası gibi döşediler, bunların parasını nasıl öderiz?”
“Keyfinize bakın, burası benim yerim.”
Yine etrafımızda garsonlar pervane… 
Patron masamıza sık sık geliyor ve Kazım’a iltifatlar yağdırıyor!
Biz bu samimiyeti görünce:
“Ne kadar hesap gelir ki sanki” deyip eğlenceye daldık…
İlerleyen saatlerde kalkma teklifinde bulunduk.
Kazım ağabey; gönül rahatlıyla garsondan hesabımızı istedi!
Garson, minik hesap sandıkçığını masamıza bıraktı…
Rahmetli kapağı açıp, hesap pusulasına baktıktan sonra bize döndü:
“Çocuklar bu hesapta bir yanlışlık var” dedi!
Berat Yurdakul, Karadeniz şivesiyle açtı ağzını, yumdu gözünü:
“Ula sen ne pok yedun. Şimdi burada rehun mu kalacağuz?”
Kazım Pamuk hesap pusulasını kapıp, pavyon patronunun yanına gitti.
Yaklaşık on dakika sonra yanımıza gelen Pamuk’un yüzü asıktı.
Bize sessizce şöyle dedi:
“Siz önden fırlayın, ben arkanızdan gelirim!”
Daha önce masamıza gelerek iltifatlar yağdıran patron gitmiş!
Sanki, yerine başka bir insan gelmişti; avaz avaz bağırıyordu:
“Hesapta yanlışlık yok.”
Biz yavaşça yerimizden kalktık, hızla çıkış kapısına yöneldik.
İki sokak arkada bulunan büromuza ulaşabilirsek ne mutluydu bize…
Berat Yurdakul ile pavyonun hemen arkasında bulunan gecekonduların arasına daldık.
Kazım Pamukta arkamızdan koşarak geliyor ve bize de:
“kaçın” diye bağırıyordu!
Bir gürültü, arkasından da Kazım Pamuk’un sesini duyduk:
“Çocuklar siz canınızı kurtarın, bana garsonlar kement attı” diye…
Polisleri yanımıza alıp, pavyona dönüyorduk ki, Kazım Pamuk ile karşılaştık.
Katılırcasına gülüyordu…
Berat Abi, sinirli bir sekil de, neye güldüğünü sorunca, Kazım Pamuk cevap verdi:
“Kement attılar sandım. Meğer o kement değil, gecekondunun çamaşır ipiymiş!”

Üstatlarım: Berat Yurdakul ve Kazım Pamuk; yattığınız yer nur olsun…
O güzel anılarınızı anlatarak, hep sizi anıyoruz.

Tuğrul Sarıtaş

Kaynak: Facebook