Hiçbir ilgisi ve alakası yokken suçsuz yere öldürülen Sami Başaran’ı kardeşinden sonra olayda ağır yaralı kurtulan gazeteci Ahmet Altınkaya da konuştu

Sami Başaran

Dahası var. Metin az anlatmış.
Sami Ağabey otururken ben fotoğraf çekmek için ayağa kalkmıştım.
Elimde Nikon f3 fotoğraf makinası ve üzerinde de ct5 45 flas vardı.
Cemal Sincar’ın elinde silahı gördüğümde silahla poz verecek diye makinayı gözüme yaklaştırıp fotoğraf çekmek istedim.
Makinayı kaldırıp kadraj ayarı yaparken Sincar’ın sıktığı ilk mermi makinaya gelmişti.
Hatta sonra gördüm fotoğraf filmi taktığımız yere saplamış mermi.
Mahkemede Sincar, “Bana fotoğraf makinası ile saldırdı, kendimi korumak için ateş ettim” dedi.
Ve mahkeme bunu komik biçimde ağır tahrik saydı.
Biz Sami Ağabeyle röportaj için oradaydık ve Sincar’ı da ilk kez görüyorduk.
Sonra, Sincar’ı Mardin Cezaevi’ne yolladılar.
Bir kisiyi öldüren bir kisiyi de ağır yaralayan Sincar sadece 2 yıl yattı.
Mardin Cezaevi’ndeyken zaten hep dışarıdaydı.
Ben Çapa’da Acil’de yatarken beni korumakla görevli polis komiseri “Cemal ağa çok üzüldü. Sizin suçunuz yokmuş boşuna sizi vurmuş. Hiç korkma rahat ol seninle isleri yok”
demişti.

Ahmet Altınkaya

Sami Başaran’ı kardeşi Ketin Başaran da şu açıklamayı yapmıştı: 

Burak Ersemiz kardeşime, Orhan Can Ağabeyime;
bildiklerine ek olarak:
Katili bir süre bir emniyet müdürü sakladı; sonra kendi eliyle teslim etti; tasarlamışlar, görüşmüşler, garantiler almışlar.
O dönemde ben de adalet peşinde koşuyorum, darmadağın.
Ünlü ceza avukatı Burhan Apaydın’a ulaştık; “Ben bu davaya girmem” dedi.
Bir gün Ahmet Altınkaya aradı ve bir telefon numarası verdi; “ara bunu” dedi.
Aradım, cep telefonu olmayan zamanlar; şehir kodu Van…
“Ben Mustafa Bayram, kardeşiyim; adaleti biz sağlayacağız” dedi.
Sonra tam duruşmanın olduğu gün Sultanahmet Adliyesi kalaşnikoflarla tarandı.
Bunu bilemezdim. “Adalet” demeye devam ettim.
Merhum Orhan abi, Orhan Olcay, “Hemen gel seni biriyle görüştüreceğim” dedi.
Cağaloğlu’na Hürgün binasına gittim.
O zaman Hürriyet’in hukuk danışmanıymış; Prof.Süheyl Donay ile tanıştırdı.
Aynı zamanda İÜ Hukuk fakültesi dekanı.
Bana bu davadan uzak durmamı, başıma bela açacağımı, kendisinin de canını sokakta bulmadığını anlattı.
Orhan Abiye “Beni bunun için mi çağırdın”,
Hocaya da “Öğrencilerine bunu mu anlatıyorsun” diyerek kaba bir şekilde odadan çıkıp gittim.
Davayı Kemal Abi, merhum Kemal Alver üstlendi.
Abimin jokey kulübüne yakınlığından.
Kemal Alver de at sahibi, avukat. Şişli’deki bürosuna gidip vekalet verdim.
“Duruşmalara gelme, hatta adres ve gazetelere fotoğraf bile verme, hayati tehliken var” önerisi alarak.
Kanat Atkaya eve geldi; benimle ve annemle röportaj istedi reddettim; sonrasında vazgeçtim…
Bir anneler gününde Leyla İsmier geldi, ona konuştuk.
Devamını zaten biliyorsunuzdur.
Asıl hakim, karar günü sağlık raporu aldı; kararı nöbetçi hakim verdi;
taammüdeni tahrik var diyerek kastene çevirdi.
Bu arada tanık beyanları da ki bunlar gazeteci, şekil değiştirmişti…
Sinop cezaevinden Mardin’e nakil…
Turgut Özal’ın 1/5 infaz kanunu değişikliği.

Metin Başaran