Erdoğan Sevgin’le nostalji.. İstanbul’un ilk ocakbaşı nerede açıldı?

ERDOĞAN SEVGİN’LE NOSTALJİ

İSTANBUL’DA İLK OCAKBAŞI NEREDE AÇILDI?

(16 Eylül 2019 Pazartesi): Rivayet muhtelif… Kimi der ki, Taksim’deki Pala’nın Yeri, İstanbul’un ilk ocakbaşısıdır… Bazıları da der ki, “Hayır. İstanbul’da ilk ocakbaşı, Unkapanı Plakçılar Çarşısı içinde açıldı.”
İki bilgiyi de doğru kabul etmek gerekir.
Birisi birinciyse, diğeri ikincidir!
Ocakbaşı, özellile Adana, Urfa, Güneydoğu’dan İstanbul’ gelen göç kültürünün sonucudur.
Bilenler bilir. Eskiden, Tünel ve İstiklal Caddesi kitpçı kaynardı. Buradan alışveriş bir ayrıcalıktı. Ocakbaşı gelince İstanbu’a, bu kitapevleri bir bir kapandı. Yerini Ocakbaşlar, çiğ köfteciler aldı. Güzelim İstanbul’un dokusu bozuldu.
Ben, kendi payıma hem Pala’da, Hem Unkapanı’nda sofrayı oturdum. Unkapanı’nı daha çok severim.
Haydi. Kendimize bir Adana söyleyelim. Satır kıymadan olsun. Yanına acılı ezme, bol çevizli Gavurdağı, bir de şalgam suyu. Koy ortaya bir 75’lik. İçelim, ayılalım! Şerefe canlar ve muhabbetimize başlayalım!
Ben size bir şey söyleyeyim mi, eğer bir sanatçılının sazını, türküsünü ocakbaşı’nda dinlememişseniz, siz o türkücüyü tanımıyorsunuz, demektir. Ocakbaşı’nda, bir duble rakı içince, sazın tellerinden büyülü nağmeler dökülür. Türkücü, türküsünü daha bir yanık söyler.
Bir gelenek vardır Unkpanı Plakçılar Çarşısı’ndaki Ocakbaşında. Dİyelim ki Nida Tüfekçi konuğunuz. Sazını almış, gelmiş. Hemen baş köşeye alırlar. Patron odur, o gece. . Ondan izin alınmadan kimse sazın teline dokunamaz. Kimse türkü çağırmaz. İzin alınmadan saz çalınır, türkü söylenirse, o kişi ömür boyu boykot yer. Bir daha ocakbaşının başını rüyasında görür.
Ustaya saygı, böyle bir şeydir işte.
Şöyle tarif edeyim size Unkapını Ocakbaşı’nı. Upuzun bir ocakbaşı… İki tarafına insanlar sıralanmış. Felekten bir gece çalıyorlar.
Masa boyu uzun yassı şişler. Adana sarılmış, üzerine… Yelliyor dumanı usta. Adana’nın o mis gibi kokusu dükkana yayılıyor. Bazıları sırf bu kokuyu duymak için gelir mekana. Kıyma, az harlı ateşte nar gibi kızarır.
Etin suyu pidenin içine işler. Bir kenarda domatesler, biberler pişer. Uzun şişin önünüze rastgelen yerinden yersiniz afiyetle.
Vallahi ağzım sulandı. Ne yapsam. Kendimi Etiler’deki bir Ocakbaşı’na mı atsam?

ERDOĞAN SEVGİN