Çok büyük acılar yaşandı. Ergenekon davasında beraat çıktı. O günlerde gazete manşetlerini atanlardan TV’lerde ordunun subaylarına hakaret eden, tehdit eden, aşağılayanlardan kimse hesabını sormayacak mı?

Ergenekon çöktü.

Çok büyük acılar yaşandı.

Ergenekon davasında 12 yıl sonra karar: 235 sanığa beraat kararı çıktı.

Yargılama sırasında 8 sanık yaşamını yitirmişti.

O dönemde gazeteci olarak davaları izlemiş, asker ailelerinin gösteri yürüyüş ve protestolarını takip etmiştim. Hatta o gösterileri takip ediyoruz diye bizi de tehdit etmişlerdi.

O günün manşetlerini herkes hatırlar. Televizyonlarda savcılara hakimlere talimat veren gazeteci kılığındaki kişiler bugün elini kolunu sallayarak geziyor. Hala programlara çıkan bile var.

Ordunun içindeki Atatürkçü subaylar, bilim adamları, aydınlar, yazarları gece yarısı evlerinden alıp terörist ilan edilerek tutukladılar.
Ve, o dönem de bunlara sahip çıkan kollayan destekleyen oldu.

Gerçekten çok acı günlerdi. Onlarca insan haksız yere tutuklandı. Bu acılara herkes seyirci kalmıştı.

Gazeteler ağızlarından salyalar akıtarak manşetler atıyordu. Tabi arkalarında büyük bir destek vardı o medyanın.

O dönemde ülkenin Genelkurmay Başkanı ifade vermek için gittiği Beşiktaş’taki eski DGM binasından “Terör örgütü lideri” olarak çıktı ve tutuklandı.

Yarbay Ali Tatar da intihar etmişti.
Tatar, üstüne atılan iftiraya dayanamayarak isyan ederek hayatına son vermişti.

Hayali iftiracı ihbarcılar yaratılarak ordumuzun değerli subaylarına yönelik baskınlar yapıldı.

İnsanlar baskı ve iftiralara dayanamayarak intihar etti. Yıllarca boş yere tutuklu kaldılar.

Kuddusi Okkır, dava kapsamında ‘Ergnekon’un kasası’ olduğu iddia edilen ve tutuklu bulunduğu cezaevinde yakalandığı kanser sonucu hayatını kaybetti.

0 dönem adeta kahraman ilan edilen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün talimatıyla gözaltına alınmıştı. Örgütün kasası ve finansörü olmakla suçlanıyordu.

Ortada olmayan bir örgüt yaratıldı ve ordu ele geçirildi. Ve sonunda her şey geçte olsa “fetö kumpası” olduğu ortaya çıktı.

Peki o kumpasa destek veren sahip çıkan kollayan koruyanlar hiç mi hesap vermeyecek asıl soru bu.

O günlerde gazete manşetlerine imza atan sorumlular, TV ler de her gün neredeyse 24 saat yayın yaparak ordunun subaylarına hakaret eden tehdit eden aşağılayanlar hala ortadayken kimse hesabını sormayacak mı?

Daha çok uzun yazabilirim de, zaten bunların gerçek olmadığını bir organizasyon işi olduğunu herkes biliyor.

Belki bu dünyada olmasa da, öbür dünyada kesin hesabı sorulacak.

Hayatlarını kaybedenlerin mekanları cennet olsun.

Cemal Köyük