Çetin bir tekme.. Bu fotoğraftakilerden biri Çetin Emeç’e ‘Tekme’ attı. Cemil Özyıldırım yazdı

ÇETİN BİR TEKME
Bu yazımda, sizlere yine anılar denizinde boğulmaktan kurtardığım bir olayı anlatacağım.
Bu olayın iki kahramanı var.
Birisi rahmetle andığımız bir Genel Yayın Yönetmeni, diğeri sevgili ve değerli bir Hürriyet çalışanı.
Önce Genel Yayın Yönetmeni ile başlayalım:
Çetin Ceviz bir gazeteciydi.
Tavizsiz, noksansız, tantanasız, ey vallahsız, kısaca emsalsiz bir yönetici idi.
1935 İstanbul doğumluydu ve 16-17 yaşlarında iken, gazetenin mürekkep kokusu ile tanıştı.
Bu kokuyu ilk kez 1952 yılında Demokrat Parti kurucularından milletvekili babası Selim Ragıp Emeç’in ‘’Son Posta’’ adlı gazetesinde duyumsadı.
Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra gazeteciliğe, Hayat ve Ses dergilerinde Yazı İşleri Müdürlüğü yaparak devam etti.
Hürriyet ailesi Çetin Emeç ile 1972 yılında tanıştı.
Hür Gün yayınlarının başına getirilen Çetin Emeç, yayın yönetmenliğini yaptığı magazin ağırlıklı Hafta Sonu gazetesini de çıkararak, tiraj rekorları kırdı.
1983 yılında yakın dostu İnan Kıraç’ın isteği üzerine büyük bir tiraj düşüklüğü yaşayan Milliyet gazetesine geçerek, Genel Yayın Yönetmeni oldu.
Gazeteyi 140 bin satış rakamından, 500 binlere çıkardı.
İki yıla yakın Milliyet’te çalıştıktan sonra, 1986’da Genel Koordinatör olarak yeniden Hürriyet’in başına döndü.
Hürriyet Gazetesi’nde Çetin Emeç ile çalışanlar, zorlu bir uyum dönemi geçirdi.
Çünkü Çetin Emeç, o güne kadar görülmemiş, alışılmamış bir gazeteci ve yönetici tipiydi.
Hani eskilerin deyimi ile ‘’Nev-i şahsına münhasır’’ bir insandı. Atletik bir yapıya sahipti. Her gün gazetenin spor salonunda sporunu yapar, dördüncü kattaki odasına asansörü kullanmadan, merdivenleri birer ikişer atlayarak çıkardı.
Onunla çalışma koşulları zorlu bir süreçti.
Emeç, sabahtan akşama kadar değil de, sabahtan gece yarılarına kadar gazetenin başından ayrılmayan, bitmek tükenmek bilmeyen enerjiye sahip bir karakter yapısındaydı.
Hatayı asla gözden kaçırmaz, af etmez, özel habere önem verir, haber atlanmasına ise, tahammül edemezdi.
Zaman da onun için kolundaki saat değildi.
Çalışanlar ona karşı korku ile karışık saygı, sevgi ile karışık bir hayranlık duygusu içinde idi.
Her gün önüne konan gazetenin sayfa provaları, kırmızı kalemi ile yaptığı çıkmalar, cümle düşüklüğü, Türkçe hataları düzeltmeleri nedeniyle bir gelincik tarlasını andırırdı.
Bu denli yoğun bir yönetici ile sohbet etmek, ya da kişisel bir sorunu anlatmak hayli zordu.
Çetin Emeç’in ciddiyeti ve disiplinli çalışma ortamı, Hürriyet’e yeni bir hava getirdi. Onun döneminde çalışanların enerjisini sinerjiye dönüştüren bir ortam yaratılmıştı. Artık bugün gazetelerde, böyle bir yöneticiyi arayın ki bulasın. 7 Mart 1990 tarihinde yazdığı manzara başlıklı makalesi nedeniyle evinin önünde şoförü ile suikasta kurban giden Çetin Emeç’i rahmetle anıyoruz.
Çetin Emeç’in adı, İstanbul Bayrampaşa’da bir stada, Kadıköy Suadiye’de, Antalya Manavgat’ta ve Ankara Çankaya’da bulvarlara, Ümraniye Dudullu, Tekirdağ Çorlu, Aydın Kuşadası ve Tunceli’de çeşitli caddelere, İzmir Büyükşehir Belediyesinde bir salona ve ayrıca sergi binasına verildi.
Şimdi gelelim bu anımızdaki ikinci kahramanımıza.
Peyami Taneri kardeşimiz, 1965 yılında, Hürriyet’in yan yayınlarında meslek hayatına atıldı.
1972 yılında Çetin Emeç’in Hürriyet’e dönmesi üzerine, rahmetli Doğan Koloğlu’nun tavsiyesi ile yazı işlerinde sayfa sekreteri olarak çalışmaya başladı.
Taneri, sessiz, etliye-sütlüye karışmayan, efendi bir arkadaşımızdı.
Bir gün hazırladığı sayfasında istihbarattan gelen bir haberin resmindeki şahısların isimlerinin olmadığını gören Çetin Emeç, kızgın bir ifade ile ‘’Hadi sen bakan körsün, ama bu muhabir tam kör. Sayfanı al, istihbaratta bu adamı bul ve isimleri yazdır. Hadi çabuk ol’.
Peyami ok gibi fırlayarak sayfası ile aşağı kata indi.
Muhabire isimleri yazdırırken, aynı salonda bulunan spor servisinde gece nöbetçisi olan Atılay Kayaoğlu da yanlarına geldi.
Sohbete başladılar.
Aşağı katta bunlar olurken Çetin Emeç, ‘’Nerede bu adam, Nerede kaldı’’ diyerek yerinden fırladı.
Hırsla merdivenlerden inerken, Peyami de işini bitirmiş hızla merdivenler doğru koşuyordu.
İşte o anda olanlar oldu.
Çetin Emeç ve Peyami kör köşede göğüs göğse çarpıştılar.
Bu öyle bir çarpışmaydı ki, Peyami sağ ayağı ile Çetin Emeç’in sol ayak kaval kemiğine okkalı bir tekme yapıştırdı. Ben bu olayı, görgü tanığı rahmetli Atılay Kayaoğlu’ndan dinledim.
Çetin Emeç’in 15-20 saniye kadar tekme yediği ayağını tutarak diğer ayağı üzerinde acı ile sektiğini söyledi.
Bir yandan sekerken, diğer yandan ‘’Eşek herif, ağzına…….ım.’’ derken, diğer yandan Peyami’nin şaşkınlık ve korku ile ‘’Efendim, bir şey oldu mu.? Vallahi sizi görmedim. Kusura bakmayın, af edersiniz’’ dediğini de Peyami’den öğrendim.
Peyami için artık yapılacak bir şey yoktu.
Yazı İşlerinde Çetin Emeç, hala ayağını ovuştururken, ‘Kovun gitsin’’ diye söyleniyordu.
Peyami ertesi gün çalıştığım Haber Merkezine geldi ve olayı müdürümüz rahmetli Hüseyin Güneş’e anlattı.
‘’Beni kovacak ağabey’ diyordu.
Hüseyin Güneş, Peyami’ye ortalıkta pek görünmemesini, Çetin Emeç ile konuşacağını söyledi.
Öğleye doğru Hüseyin ağabey, Peyami’yi çağırdı.
Tanık olduğumuz şunları söyledi:
“Çetin beyi ikna ettim. Ama bu olayı senin kimseye anlatmamanı istedi.
Eğer ‘
Ben Çetin beye tekme attım. Şöyle oldu böyle oldu gibi onun ağzından bir dedikodu duyarsam.
Ben ona öyle bir tekme atarım ki, kendisini kapı önünde bulur’ dedi.
Aman haaa ağzını sıkı tut bu olayı da unut.’’

Cemil Özyıldırım

Değerli arkadaşlar: 2 saat önce paylaştığım ”Çetin bir tekme’‘ başlıklı meslek anısında, bazı arkadaşlar bana telefon ederek ”Peyami’nin resmini de görmek isterdik” dediler.
Eskilerden bir fotoğrafla bu haklı isteği yerine getiriyorum.
Peyami Taneri yazı işlerinde sayfa başında (Beyaz gömlekli)
Yanında ayakta unutamadığımız arkadaşlardan Yazı işlerinin eli-ayağı Mehmet Duvarcı,
onun yanında ayakta rahmetli Taygun Türe, Peyami’nin yanındaki arkadaşımızı tanıyorum ama, adını çıkaramadım. (Serpil Pınar)
Böylece onları da anmış olduk.
Selam ve sevgilerimle..

Cemil Özyıldırım

Aşağıda, dinci teröristlerin kahpe kurşunlarla öldürdüğü Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çekin Emeç’i görmektesiniz..

Cemil Özyıldırım