Atatürk’ün kaburgasının kırıldığı savaş. Neler oldu orada? Zeynel Lüle’nin “Mustafa Kemal’in ‘Can Yoldaşı ‘Ali Çavuş” adı kitaptan.. Edötürün NOTU: Allah Atatürk ve arkadaşlarından razı olsun. Ülkemizi kurtarıp bize böyle bir ülke bıraktılar.

1921…

Dua Tepe “Ali Çavuş anlatıyor;

Düşman Polatlı’ya kadar gelmişti. Atatürk, Fevzi Paşa, İsmet Paşa karargahlarıyla, Malı köyü karşısında bulunan Türkoğlu Ali Ağa’nın çiftliğinde bulunuyorlardı.

Bir gün mevzileri gezmek üzere atlarla hareket edildi. Polatlı ile Alagöz Çiftliği arasında ve Karapınar köyü karşısında bulunan topçu mevzilerini geziyorlardı. Nasılsa bir batarya oldukça açığa mevzilenmişti.
Bu durumu görünce bataryanın başında bulunan başçavuşu çağırdılar.
Başçavuş, mevzi yüzbaşısının seçtiğini söyleyince,bu defa yüzbaşıyı çağırttılar.
Gözetleme yerinden dörtnala gelen yüzbaşı atından inip karşılarına gelinceye kadar sakin duran Atatürk, bütün kademeleriyle açıkta mevzilenen bataryanın kumandanını iyice haşlayarak geri gönderdi.
Aynı zamanda batarya kumandanının değiştirilmesi için de topçu kumandanı Pire Mehmet Bey’e emir verdi.
Çok hırslanmıştı.
Atına süratle atladı.
Çok hızlı bindiği için eğerin üzerinden kayarak öbür tarafa düştü.
Yer düz olmasına rağmen ufacık bir taş kaburga kemiğine rastlamış ve kırmıştı.

Bu olay o kadar süratli oldu ki, çevresindeki kimse yardım edemedi.
Çünkü hemen atına binmişti.
Fevzi ve İsmet Paşalar, otomobilin getirilmesine müsaade etmelerini söyledikleri halde, “daha gezecek yerlerimiz var,” diyerek kabul etmedi. Rengi sararmış olduğu halde konuşmadan ağır ağır ilerliyordu.
Bir müddet sonra Ali Çavuş’a dönerek, “Çocuk, nefes alamıyorum” dedi.

Bunun üzerine otomobillere telefon edildi ve Atatürk’ün rahatsızlığı bildirildi.
Otomobiller gelinceye kadar atından inmiş ve yerde oturuyordu. Nihayet arabalar geldi.
İçinde Doktor Adnan (Adıvar), Doktor Refik (Saydam) oturuyordu. Doktorlar kısa bir muayeneden sonra kaburga kemiğinin zedelendiğini ve muhakkak Cebeci Hastanesi’ne gitmelerinin gerekli olduğunu söylediler.

Atatürk kabul etmedi ve “Ben buradan ayrılmam. Eğer bu müdafaa hattında tutunamazsak Kızılırmak’a kadar çekilmek lazım” dedi.
Yanında bulunan Fevzi Paşa’nın “Paşam merak etmeyin. Bir karış toprak vermem. Siz gidip tedavi olun” diye teminat vermesi sonrasında, gittik çerahatsızlığı artan Atatürk razı oldu.
Evvela Çankaya’da kısa bir konsültasyonu müteakip Cebeci Hastanesi’nde röntgeninin alınmasına karar verildiğinden derhal hastaneye gitti. Kaburga kemiklerinden birinin kırılarak ciğere battığı, diğer ikisinin de zedelendiği tespit edilerek bandaj yapıldı.
20 gün konuşmadan istirahat etmesi tavsiye edildiği zaman, bu sözleri duyan Atatürk, “Allah Kostantin’e yardım ediyor galiba” diye latife yapmaktan kendini alamadı. O dönemler Yunan ordusunun başında Konstantin bulunuyordu.

Atatürk 20 gün hastanede yatamayacağını söyleyerek aynı gün cepheye bir şezlongla geri döndü.
Doktorların tavsiyesi üzerine şezlongda istirahat ediyor ve hiç konuşmuyordu. Emir ve isteklerini yazıyla bildiriyordu. Karargah oldukça kalabalıktı.
Fevzi Paşa,İsmet Paşa, Halide Edip Hanım, Adnan ve Refik Beylerden başka Yaver Salih ve Muzaffer Beyler vardı. Ayrıca mürettep kolordusuyla Kazım (Özalp) Bey de bulunuyordu.

Yatsı zamanı telefon çaldı. Üçüncü grup arıyordu. Atatürk ahizeyi alarak dinledi. Bir taraftan da Fevzi ve İsmet Paşaları çağırttı. Fevzi Paşa namaz kılıyordu. İsmet Paşa da giyiniyordu.
Bu esnada Atatürk haritayı inceliyordu.
Fevzi Paşa namazını bitirir bitirmez İsmet Paşa’yla beraber geldiler.
O güne kadar konuşmayan Atatürk birdenbire paşalarla bülbül gibi konuşmaya başladı.
Aldığı karar üzerine Fevzi Paşa vedalaşıp sabah namazında karargahtan ayrıldı.
O gün ikindiye kadar Fevzi Paşa’dan haber alınmadığı için Atatürk merak ediyordu.
Emirleri üzere kimse telefonların başından ayrılmıyordu. Endişeler giderek artıyordu.

Nihayet tam ikindi vakti telefon çaldı.
Herkes heyecanlıydı.
Ahizenin öteki ucunda hiç konuşan yoktu.
Atatürk, çelik gibi gözlerini ahize başındakilere dikmiş yüzlerinden bir şeyler anlamaya çalışıyordu.

Telefonda konuşan yoktu.
Fakat biraz dikkat edince bandonun çaldığı marş sesi duyuldu.
Bu, Gazi Osman Paşa marşıydı ve sesi gittikçe ahizeye daha da yaklaşıyordu.
Ahizeyi Atatürk’e verdiler.
Belki fevkalade bir durum vardı.
Atatürk ahizeyi kulağına götürür götürmez gülümsedi ve derhal Kazım Paşa’nın çağrılmasını emretti.
İçeriye giren Kazım Paşa’ya, telefonun Fevzi Paşa’dan geldiğini, durumun iyi olduğunu ve hemen mürettep kolordusuyla taarruza geçmesini emretti.

İşte düşmanın Eskişehir’e kadar çekilmesini sağlayan Sakarya Taarruzu Atatürk’ün bu hasta günlerinde yapılmıştı. Allah Konstantin’e değil, çalışanlara, Türklere yardım etmişti.”

“Mustafa Kemal’in ‘Can Yoldaşı ‘Ali Çavuş,”

Zeynel Lüle

Kaynak kişi: Sibel Eraltan

@EraltanSibel

Atatürk Cephede – Cephe – Sakarya taarruzu – Sakarya Savaşı