“1987’de Türkiye’ye döndüğünde 14 yaşındaydım. Az üretip çok eleştirenlerin ülkesinde birbirinden güzel eserleri gelecek kuşaklara bıraktı..” Görkem Işık yazdı

1987’de Türkiye’ye döndüğünde 14 yaşındaydım.
Epey ses getirdiğini hatırlıyorum bu dönüşün çünkü sadece fiziksel anlamda ülkeye geri gelmesi değil, siyasi olarak da ‘dönek’ olduğuna dair yoğun eleştirilere maruz kalmıştı.
Bir Almanya seyahatinde Özal’la başbaşa görüştükten sonra ancak onun oluruyla 8 yıl sonra çok hasretini çektiği vatanına dönmesi tabii ki sol cenahta bayağı tepki çekmişti.

Hatta ‘Yiyin Efendiler’ albümündeki “Oh be” şarkısında, kendisini “dönek” diye adlandıranlara cevap olarak “Ben döneksem döndüm diye memleketime / Döndüm baba döndüm işte oh be” diyerek cevap verdi.
Oysa bu adamın 70’lerin başından beri siyasi duruşu ve ödediği bedeller belliydi ama kendini tekrar kabul ettirmek zorunda bırakılmıştı.
Çok yorgun olsa bile bunun da altından kalktı ama kalbi bu yükü daha fazla taşıyamayıp 2004’te öldüğünde sadece 59 yaşındaydı.
Az üretip çok eleştirenlerin ülkesinde birbirinden güzel eserleri gelecek kuşaklara bırakan Cem Karaca’nın da belki değeri aynı bu muhteşem satırların yazarı Nazım Hikmet gibi kendi memleketinde sonradan daha iyi anlaşıldı ama ne fayda?
İç Anadolu bozkırları gibi çorak kültür ve düşün dünyasına sahip Türkiye’nin yeşermesini sağlayacak olan bu insanlar hep hoyratça harcandı.
Onların yaşadıklarının binde birini yaşamayan ben bile kendimi bu ülkede bitkin hissediyorsam bunca bedel ödeyen bu adamlar yorgun hissetmesin de ne yapsınlar?

Görkem Işık