Sadun Boro ve ahtapot.. Bir Ankara anası.. Meriç Köyatası yazdı..

 

SADUN BORO RESTORANDA AHTAPOT BEĞENDİ, ÜSTELİK ANKARA’DA…

1965 – 1968 yılları arasında eşi Odo Boro ve 10 metrelik yelkenli teknesi ile dünya turu yapan Sadun Boro, Türk Denizciliğinin önemli kilometre taşlarından biridir.
Allah uzun ömürler versin, bugün 87 yaşında olan Sadun Boro, teknesinde yaşamını sürdürüyor, denizlerimizin, kıyılarımızın, ormanların korunması için var gücüyle mücadele ediyor.
Fatih Çekirge, hem Hürriyet Gazetesi yöneticisi ve yazarıdır hem de 20 yıla yakın denizcidir.
Fatih Çekirge’nin girişimleri ile mavi yol rotasında yer alan kıyılarımızın ve ormanların korunması amacıyla Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ile bir toplantıya gittik.
Toplantıda, Sadun Boro, Can Pulak, Fatih Çekirge ve deniz bilimleri üzerine çalışma yapmış akademisyenler vardı. Bu toplantı ile ilgili izlenimlerimi başka bir yazıda paylaşacağım.
Bu yazının konusu Sadun Boro ve ahtapot…
Sadun abi ile ahtapot nerede ise özdeşleşmiştir.
Ana gıdası ahtapottur desek yeridir.
Ve ondan güzel ahtapot pişiren de yoktur.
Ben bu konuda kendimi şanslı hissediyorum.
Bundan yaklaşık 25 yıl kadar önce kendi geliştirdiği ahtapot pişirme usulünü bana hem anlatmış, hem detarif vermekle kalmamış birlikte pişirerek el de vermişti.
Bir süre bu tariflerin başkalarına verilmesi yasaktı, sonra bu yasak kalktı ve ben de bu tarifi hem dergilerde yazdım hem de seçim yasakları olduğu günlerde televizyonlarda uygulamalı olarak anlattım.
Sadun Boro’nun ya da onun öğrencileri tarafından onun usulü ile pişirilen bir ahtapotu yiyen, artık dışarıda başka bir ahtapot yiyemez.
Çünkü hiçbir ahtapot, o lezzeti ve kıvamı yakalayamaz.
Fatih Çekirge’nin girişimi ile Ankara’da Çevre Bakanı İdris Güllüce ile yaptığımız toplantıdan sonra, Ankara’da Trilye Balık Lokantası’na gittik. Trilye, denizden kilometrelerce uzakta olmasına rağmen, balık konusunda Türkiye’nin en iyi lokantaları arasında ilk sıralarda yer alır.
Kesinlikle İstanbul’dakilerin en iyisinden de iyidir.
Benim kafamda ilk dört var.
Yani kare as.
O birinci, bu ikinci diyemem.
O nedenle, kare as diye geçiyorum.
Başka bir yazıda balık lokantalarının kare asının yazarım.
Trilye Restoranın sahibi Süreyya Üzmez’in balık yemekleri ve mezeler olmak üzere iki de çok şık kitabı bulunuyor. Bu kitaplardan biri, geçtiğimiz yıl İspanya’da En iyi Yemek Kitabı seçildi.
Neyse restoran tanıtımını bir kenara bırakalım. Olaya gelelim.
Sodun Boro, hiçbir şekilde kendi pişirdiği ya da kendisinin el verdiği kişilerin pişirdiği dışında ahtapot yemez.
Bir tek Yunanistan’da, o da salatası değil güneşte kurutulmuş ızgarasını yer. (Çünkü Yunanlılar da salatasını beceremiyor)
Trilye Restoranda başlangıç olarak önümüze ahtapot karpaçyo geldi.
Sadun abi, “Ben bunu yemem” deyip geri gönderdi.
Tabağından ahtapot karpaçyoyu aldılar.
Biraz sonra Can Pulak, “Sadun abi galiba fena olmamış, bir lokma tadına bak” diye çatalın ucuyla uzattı.
Şöyle bir tadına baktı ve kafasını kaldırıp Sürreyya Üzmez’e, “hımm güzel olmuş” deyip geri gönderdiği ahtapot karpaçyoyu istedi.
Trilye ve Süreyya Üzmez, deniz ürünleri konusunda çok başarılıdır.
Ama Sadun Boro’ya ahtapot beğendirdiyse, bu bana göre inanılmaz bir başarıdır.
Daha sonra, Süreyya Üzmez mutfakta pişmeyi bekleyen diğer ahtapotları getirdi ve hep birlikte o ahtapotlarla poz verdik…

Meriç Köyatası

NOT: Sadun Boro bu yazıdan birkaç ay sonra hayatını kaybetti..