İspanyol şair kurşuna dizilirken şiirini okuyor! Bizdekiler görmediği şeye ‘gördüm’ diyor

İspanyol şair Federico García Lorca kurşuna dizilirken

İspanyol şair kurşuna dizilirken bile şiirini okuyor!
Bizim aydınlar, gazeteciler, edebiyatçılar, proflar vs vs damatları şirket yönetim kuruluna girsin, kendi cepleri parasız kalmasın diye ya susuyor ya da yalaklık yapıyor…

İspanyol şair Federico García Lorca kurşuna dizilirken

“Özgür olmayan insan nedir?
Söyle bana, Mariana..
Söyle seni nasıl sevebilirim
Özgür olmazsam.
Sana kalbimi nasıl açabilirim
Bu yürek benim değilse..”

Ağustos 1936.. Ünlü İspanyol şair Federico Garcia Lorca, İspanya iç savaşında faşistlerce kurşunu dizilmeden önce son şiirini böyle okudu..

Kimdir

Federico García Lorca (5 Haziran 1898 – 19 Ağustos 1936) İspanyol şair ve oyun yazarı, aynı zamanda ressam, piyanist ve bestecidir. 27 kuşağının (“Generación del 27“) sembol üyelerinden birisidir. İspanya İç Savaşı’nın başlangıcında 38 yaşında iken milliyetçiler tarafından öldürülmüştür.

1898 yılında, İspanya’nın Granada bölgesindeki Fuente Vaqueros kentinde doğan İspanyol şair Lorca, yüzyılının en büyük iki İspanyol şairinden biri olarak kabul edilir.
Lorca’nın başarısında çocukluğunun büyük payı vardır. Granada’nın Fuentevaqueroskasabasında, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Lorca’nın babası ateşli, canlı, neşeli bir adam; annesi ise sessiz ve ağırbaşlı bir kadındı.
1928’de yazdığı Romancero gitano (Çingene Baladı) ile ün kazanan Lorca, Salvador Dalí ile birlikte İspanya’nın çağdaşlaşması için çalışan sanat adamlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Şiirde, politikada ve ahlak anlayışında modernliğin savunucusu olan Lorca, eşcinsel olması nedeniyle Katolik Kilisesi ile arasının açılmasına neden olur. 1918’de, Burjuvazi sınıfını, yeryüzünü şiirle doldurmuş olan İsa’yı katletmekle suçlayan Lorca, geçtiğimiz günlerde gelmiş geçmiş en başarılı edebiyat eseri seçilen Cervantes’in Don Quixote (Don Kişot)’u bir İsa figürü olarak ele alanlara katılır.
Şair kavramını acılar çekmesi gereken bir kimse ile özdeşleştiren Lorca, İsa’nın hem katledilişini kınar, hem de kanının akması gerektiğini ifade eder.

“New York’ta Bir Şair” adlı eserinde Manhattan’ı, cesede doymayan bir mezbahaya benzeten Lorca, “hayvanların can çekişenler için öldürülüşünü” kaleme alarak kafasındaki batı anlayışına yönelik eleştirel yaklaşımlarını göz önüne serer.
Lorca ve “Deli” lakaplı Salvador Dali, vücuduna saplanan oklar ile tasvir edilen Katolik Ermişi Aziz Sebastian (Rafael)’ı Aziz Yansızlık olarak yapıtlarında tasvir ederler.
Dostlarınca apolitik bir sanatçı olarak nitelenen ve herhangi bir görüşe organik bağlarla bağlanmayan Lorca, yazdığı Yerma ve Bernarda Alba’nın Evi isimli oyunlarda ise Katolik Kilisesi, yükselen Nazizm ve milliyetçilik akımlarına karşı olan tutumunu yansıttı.
Giyim kuşamında ve evinin dekorasyonunda ölüm ile özdeşleştirdiği beyaz rengi tercih eden şair, burjuva tarzı zevkler ve milliyetçilik ile çatışan çalışmalar yapmakta ve Franco’cuları masumiyeti katletmekle suçlamaktaydı.

Kaynak : Vikipedi