“Hakara-Makara” ve bir ders..

“HAKARA-MAKARA” VE BİR DERS...

Türkiye tarihinde “Gazeteci-siyasetçi” ilişkisinin en çok akıllarda kalacak ve en çok ders alınması gereken hadiselerinden biridir.
“Hakara-Makara” olayı diye de bildiğimiz, malum bir siyasetçi ile bir gazeteci arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmesinin internete düşen ses kaydından söz ediyorum.

Kısaca hatırlatmak gerekirse; Zamanın, ciddi yolsuzluklarla suçlanan, bu iddiaları yargı önünde yalanlamaktan kaçan, sadece zamanın Başbakanı tarafından görevden alınan (istifa ettirilen) bir bakanı ile, Ankaralı bir gazeteci arasında geçtiği öne sürülen bir konuşma vardı.
Konuşmada sayın bakan (mealen) “Her cuma twitter’da bir ayet-sure attırıyorum.
Mesela Bakara suresi filan..
Öyle idare ediyoruz işte” gibilerden din istismarını ikrar ediyordu. Gazeteci de bu espriye “Hakara-makara-kukara” gibilerden cıvık bir şekilde mukabele ediyordu.

Konuşmanın medyaya sızması ardından, gazeteci “Montaj olmasına rağmen ben sevenlerimi zor durumda bıraktığım için özür diliyorum” diyerek sıyrılmaya çalışmış, sayın eski bakan ise sadece “inkâr” ile yetinmişti.

Gazeteci kardeşimiz Alev Gürsoy Cimin’in, geçtiğimiz günlerde sayın eski bakan ile yaptığı röportaj sırasında da bakan bey eskiden çok “sıkı-fıkı” arkadaşı olduğu anlaşılan bir gazeteciden “Zaten FETÖ’cülere yakındı” diye söz ederek, aralarında şimdi var olan “mesafeye” dikkat çekmiş.

Alev Gürsoy’un, görüşlerine başvurduğu malum gazeteci ise, “Bu ifadeye çok üzüldüğünü, sayın eski bakanın” yanlış bir anlamaya sebebiyet verecek bu ifadesini düzeltmesini beklediğini, vatanını çok sevdiğini, ne yaptıysa vatanı milleti için yaptığını” söyleyerek mukabele etmiş.

Yazık.. İkisi için de üzüldüm.

Siyasetçi için : Hakkında bunca ciddi iddiaları, gidip mahkeme önünde yalanlamaktan kaçmasına, o dönemde istifa ettirilmesine ( madem suçsuzdun neden istifa ettin? ya da madem masum olmana rağmen kovuldun neden itiraz etmedin ve isyan etmedin?) rağmen hala üzerindeki zannı-kiri-pisliği-ayıbı temizleyememiş olmasına.

Gazeteci için : Siyasetçi ile bu vıcık vıcık ilişkisinin bedelini, bugün bile hâlâ “taksit taksit” ödüyor olmasına.

Ha bu size ders olsun sevgili meslektaşlarım.

Haber peşinde, bilgi peşinde koşarken, “Gazeteci-siyasetçi” ilişkisinin ötesine geçerek bu işi bir “Ahbap-çavuş / kanka / kanki / manki / şanki / taranki “ seviyesine taşımanın bedeli böyle ağır oluyor işte.
Mesafeyi hep koruyun. Siyasetçi, bir gün yaptıkları yapmadıkları, hataları günahları için bedel ödemek durumunda kalınca, sizi de “okkanın altına” böyle götürüverir işte.
Hep bir kol boyu mesafe tutun. İki tane “özel haber, istihbarat ya da ışıltılı mahfillerde birlikte görünmek uğruna, meslek onurunu ve kendi hayatınızı tehlikeye atmayın.

Üç gün önce “ailecek görüşüyoruz” diye hava yaptığın, telefonda “cıvık muhabbet” yaparken ele güne tafra yaptığın siyasetçi, 4 gün sonra seni böyle selpak mendil gibi arabanın penceresinden yolun ortasına atıverir. Rüzgarda uçuşur ve asfalta düşüverirsin, arkadan gelen arabaların da, üzerinden cart diye geçmesi cabası.

Ders alın sevgili genç meslektaşlarım.
Siyasi mahfillerde, özellikle de iktidar partisinin mensupları ile omuz ve dirsek sürtüyor olmak güzeldir belki (iktidarını da muhalefetini tatmadım bilemem ki) hoş olabilir.
Ama, hurmaların tırmalaması fenadır.

Bakınız: Şekil 1A

Zafer Arapkirli