Bir hayalim vardı.. Daha ilkokula başlamamıştım..

BİR HAYALİM VARDI

Daha ilkokula başlamamıştım. Bir tayım vardı; kestane doru. Gözleri pınar suyu gibi dupduru… Sanki kınalanmıştı yelesi ile kuyruğu. Alnında akıtma. Anamdan anahtarı çalardım, sandıktan üzüm, incir, kaysi ne bulsam ona koşardım. Elimden yerdi, nereye gitsem beni izlerdi. Birgün kapıları açık görünce oturma odasına geldi, başını omzuma yerleştirdi. Anam „bu kadar alıştırma kendine. Halıyı kilimi berbat etti!“ dedi. O da bunu duyar duymaz halının üstüne kakasını yapıverdi… „Cevabını aldın mı?“ dedi babam, kahkahayı koyuverdi.

Birlikte büyüyorduk. Okula başladım. Arkamdan o da geliyordu. Geri götürüyor, okula geç kalıyordum. Birgün sınıfa kadar girmeyi başardı. Çocuklarda aşırı bir heyecan, bağrışma başladı. Herkes ona dokunmak, kimi tekme atmak istiyordu. Fena halde ürktü, sıraları devirdi, güçlükle dışarı çıkarıp yatıştırdım. Kulağı çınlasın ilkokul öğretmenim Timur Bey’in. „Oğlum buna bir akıl ver, kendin gibi akılsız yapmışsın!“ dedi. Bana değil de ona „akılsız“ demesi çok gücüme gitmişti.

Tayım biraz daha büyüyünce babam onu kızağa koşmak için alıştırmaya çalıştı. O da tekmeledi, şahlandı, kaçtı, nereye gitsem arkamdan geldi. „Baba bırak bu da böyle özgür kalsın, bunu kızağa koşmayalım,“ dedim.
Ama söz dinler mi? Sonunda kızak çekmeye alıştı. Tayım sıradan bir at oldu. Ben de kafama koydum: Büyüyünce makine mühendisi olacağım, kızaklara motor takacağım. Motor takacağım ki atlar kızağa koşulmasın. Hep bunun hayali ile yaşadım. Ama babam: „İstanbullarda ikinci bir ev açamayız oğlum,“ dedi ve reddetti. Mühendis olamak içimde bir ukte olarak kaldı.

UMUT ÇOCUKLARIMDAYDI
Çocuklarımı mühendis yapacaktım. Ne yazık ki birinci kızım daha üç yaşına gelmeden sıkı yönetim bana ilk yazdığım kitaptan ve sendika kuruculuğundan ötürü 6 yıl ceza verdi. Yurtdışına çıkmak zorunda kaldım. Araya ayrılık girdi. Onu hayal ettiğim gibi okutma fırsatım elimden kayıp gitti. İkinci kızıma ise daha dili açılmadan annesiyle birlikte masallar anlatmaya başladık. Yazdığım her masalı ona okuyordum, dili açılır açılmaz „benim Türkçe söylediğimi sen de Almanca söyle, Azerbaycan dilinde söyle,“ diyordum. O şimdi Alman radyo ve televizyonlarına dilden dile seslendirme yapan, filmlerde rol alan bir işi severek yürütüyor.

Üçüncüyü ise mutlaka mühendis yapacaktım. O doğar doğmaz bir kütük, bir kilo çivi bir de çekiç alıp odasına koydum. Ayağa kalkar kalkmaz:
Bu çivileri bu kütüğe çakacasın!“ dedim.
Çocuk daha dili açılmadan birlikte çakmaya başladık. İnanır mısınız birkaç yılda o kadar çivi çaktı, birkez parmağına vurmadı. Tamam dedim bu olacak…
Yazdığım “Keloğlan ile Kartal Abi“ masalını hep okudum ki gökyüzünü merak etsin.
“Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” veciz sözü hayatım boyunca beni etkilemiştir.
Yalnız oğlum değil, binlerce çocuk da “Keloğlan ile Kartal Abi“yi okuyarak büyüdüler. Zehra Biltekin öğretmen: „Öğrencilerim bunu okuya okuya uçak mühendisi olmayı kafaya koydular,“ dedi.
Onların içinden uçak ve uzay mühendisi çıkanlar oldu.
Daha ilkokuldayken oğlumu araba tamircisi bir arkadaşıma götürdüm, „öğret buna arabaların tamirini! Özellikle motora dikkatini çek..“ dedim.

UÇAK VE UZAY MÜHENDİSİ
Şimdi o uzay ve uçak mühendisi. Hayalim gerçek olmuştu. Onun gibi binlerce gencimiz büyük paralar harcamadan Almanya’da üniversiteleri bitirdiler… Bunlar Türkiye’yi zirveye çıkaracak insanlar… Çok özgür bir ortamda büyüdüler. Özgürlük onların kişiliklerine sindi. ASELSAN’ı aradım. Bu mühendisleri anlattım, “hemen dilekçe versinler, ihtiyaç var!” dediler.

Hemen Aachen’a oğluma gittik. Hem kenti gezdik hem de yemek yedik. Yukardaki hikâyeyi ve hayalimin kendisiyle gerçek olduğunu anlattım. Yüzüme baktı baktı:
Amma akılsızlık yapmış bizi o çiftlikten koparmışsın,“ dedi kahkahayı kopardık.

Yaptıkları inanılmaz büyüklükteki proje ve buluşları yurdumuz için ASELSAN’la yapmaları gerektiğini söyledim. “Kızaklarımızın ve uçaklarımızın motorlarını siz yapın. Taylarımız sıradanlaşmasın!” dedim.
O da korkularını dile getirdi.
Israrlı olmaya dilim varmadı…
GENÇLER DÖNMEYE KORKUYOR. BU GENÇLERİN KORKUSUNU GİDERİN!

Hikaye;
Öğretmen Yazar! Yücel Feyzioğlu
Kaynak
Ünsal Yılmaz

Sayfa & Tasarım
Dursun Ergül
&
#saklısanatCom.