Yıllarını TRT’ye adamış ünlü haberci TRT’den ayrılışını eski yılları anlatarak o kadar güzel anlattı ki..

Günaydın tüm dostlara…
Bugün pazar, önümüzde de bayram var…
Bayram sabahları genelde işe giderim…
Belki de işe gideceğim son bayram olacak…
Haberci olarak son bayram nöbeti de diyebilirsiniz…
TRT, benden önce de vardı… Halkın yayın kurumuydu… Hepimiz onu çok sevdik…
Muhammed Ali’nin boks maçlarını gece yarısı, daha gün ağarmadan kalkar izlerdik…
‘Kaçak( dizisini nefes nefese seyrettiğimizi hatırlarım…
Rahmetli Can babanın (Can Akbel) güne bakış bülteninde dizinin finalini duyururken söylediği sözler hala kulaklarımdadır (Bunu nasıl sunduğunu beraber çalıştığımız yıllarda kendinden dinleme mutluluğunu da yaşadım)…
Johann Cruyff’u TRT aracılığıyla tanıdım, Ajax’taki maçlarını izlerken ne büyük futbolcu olduğunu gördüm…
1974 Dünya Kupası finalini hiç unutmam… Ondan daha güzel bir final görmedim…
Yine sahnede Cruyff vardı; karşı tarafta Beckenbauer ve Gert Müller…
Çocuktum, ilk kez çıplak kadın poposunu TRT’de gördüm; hiç unutmuyorum ‘Şirket’ diye bir İngiliz dizisiydi… Siyah beyazlı yıllardı, ailece seyrederdik, o sahneyi izlerken utandığımı hatırlıyorum…
‘Heidi ve flanderslerin köpeği’ sevdiğim çizgi filmlerdi…
TRT sonraki yıllarda kendi prodüktörleriyle pek çok diziye de imza attı…
Ateşten Günler, Kurtuluş, Gecenin Öteki Yüzü, İki öküz ilk aklıma gelenler…
Kıbrıs Harekatı’nı da TRT’den izledik…
TRT habercileri savaşın içinden bildiriyordu…
Örsan Öymen’in tartışma programları, açık oturumlar çok sesliliğin ve karşıt görüşlerin sunumu açısından güzel örneklerle doluydu…
Öğrencilerime tarafsız, özerk kamu hizmeti yayıncılığını anlatırken bu programlardan da örnek veririm…
1964-1971 arasındaki yılları özellikle anlatırım…
Mehmet Ali Birand ve Ali Kırca’lı 32. Gün Programı’nın belki de en güzel bölümlerinin TRT’de yayınlandığını da söyleyebilirim…
TRT prodüktörleri ve habercileri sonraki yıllarda da pek çok başarılı işe imza attı..
Birçoğuyla birlikte çalışma mutluluğuna eriştim…
Onlardan feyz aldım, bizden sonraki dönemlere örnek gösterdim…
Kamu hizmeti yayıncılığının gerektirdiği ruhu içselleştirmişlerdi…
Son 10-15 yılda çok şey değişti TRT’de…
Kısaca, kamu hizmeti yayıncılığından kopuş süreci olarak adlandırabilirim bu dönüşümü (bunun detayları ve örneklerini bitirmek üzere olduğum kitabımda da anlatıyorum)…
Şimdi TRT’de yeni bir dönem başlamak üzere: Kuruma dışardan gelenlerin “TRT’ci” diyerek küçümsediği kuşakların olmayacağı bir dönem olacak bu…
Ben o küçümsenen kuşakları bir anıt gibi hep önüme koyacağım ve o yılları, o habercileri, o yayıncıları saygıyla yad edeceğim…
Ve yine her zaman tarafsız, özerk ve laik bir kamu hizmeti yayıncılığının önemini ve gerekliliğini her yerde her koşulda anlatmaya devam edeceğim…
Ben o TRT’yi çok sevdim…
herkese mutlu pazarlar….

Engin Başçı