Türkiye’nin Amatör denizcilik konsepti ne olmalıdır.. Dünyayı teknesiyle gezen Özkan Gülkaynak Türkiye’nin denizcileşmesi için atması gereken adımları yazdı

HİÇBİR ŞEY DEĞİŞTİRMEYEN YAZILARIMDAN BİR TANESİ

Türkiye’nin Amatör denizcilik konsepti ne olmalıdır….

19. yüzyıl sonlarında eski bir istridye teknesini restore ederek, dünyayı dolaşan ve sonrasında “Sailing around the World” isimli bir kitap yayımlayan kaptan Joshua Slocum, Avrupa ve Amerika da milyonlarca insanı etkileyerek,dünya denizlerine yelken basmak isteyen gezgin ve amatör kaşifleri 20, yüzyıla kazandırmaya ön ayak oldu.
20, yüzyılın başlarından itibaren, birçok insan, denizlerde kendi imal ettiği küçük teknelerde yaşamaya, okyanuslara açılmaya başladılar…
Bu insanlar, denizciliğin uygulanmasına yönelik her türlü bilim dalında kendilerini yetiştirirken, karşılaştıkları sorunlara da son derece yaratıcı çözümler geliştirdiler. Yaratıcı ve özgün düşünmeyi tetikleyen denizcilik faaliyetleri,aynı zamanda hareketli ve temiz bir ortamda yaşamanın verdiği bir fiziksel gelişim süreciydi…Tüm bunların ötesinde, bu yaşam biçimi, temelinde tevazü, yardımlaşma ve daha bir çok erdemli davranışı içeren amatör denizcilik kültürünün oluşumuna yol açtı…
Bu sürecin duyarlı bir denizci tarafından gözlemlenmesiyle farkedilen en belirgin nitelik; amatör denizcilik faaliyetlerinin, doğru uygulandığında bireyin gelişimini, hem pedagojik, hem fiziksel, hem de düşünsel bakımdan çok olumlu etkilediğidir. Doğru uygulanmasından kastımız, denizcilik faaliyetlerini bir sınıflandırmaya dahil etmek değildir…
Doğaya ve çevreye saygılı olmak şartıyla, dileyen dilediği tarzda denizcilik yapar…
Ancak bürokrasinin, sivil toplum örgütlerinin veya aktivistlerin temel görevi toplumlarını daha mutlu kılmaları için gereken önerileri ve çabaları ortaya koymalarıdır… Amatör denizcilik tüm toplumu pozitif anlamda etkileyen uğraşlar bütünü olduğu için, yüksek gelir grupları dışında alt gelir gruplarına da uygun koşullarda sunulmalıdır. Bu bir devlet politikası dahilinde planlı bir toplumsal hizmet amaçlı icra edilmelidir.

“Türkiye neden denizcileşmelidir” sorusunun cevabı işte bu bağlamda önem arz eder.
Özetle amatör denizcilik uğraşısı, toplumuzu madde bağımlıklarından kurtaracak,bireyin fiziksel gelişimine ve psikolojik gelişime katkıda bulunacağı için desteklenmelidir, hatta devlet politikası haline getirilmelidir.
Bu nedenle ülkemizde amatör denizciliğin her kesim tarafından uygulanabileceği zeminin oluşturulması temel olmalıdır. Burada en önemli konu bağlama ve barınma sorununa çözüm bulunmasıdır. Halkın kolay imkanlarla teknesini su ile buluşturulmasına yönelik, doğayı tahrip etmeden akılcı ve aynı zamanda gelir getiren uygulamalarla, tekne park alanları oluşturulabilir.
Bugüne kadar Türkiye’de teknelerin bağlanma ve barınma sorunlarını en kapsamlı ve güvenli biçimde karşılayan işletmeler marinalardır….
Marinalarımız bugüne kadar iyi işletildi ve işletilmeye devam ediyor. Ancak marinalar, yüksek yatırım maliyetli işletmelerdir. Marinalarda arz talep dengesi ile oluşan fiyat, halkın alt gelir gruplarının denizcilik yapma istemine karşılık verememektedir. Benzer nedenlerle artık alt gelir gurupları için daha uygun tekne park alanlarının oluşturulması kaçınılmaz görünmektedir.

Bir örnek barınma/bağlama modeli

Çizimle açıklamaya çalıştığımız model, pilot bölge olarak düşündüğüm, İzmir’in Bostanlı sahilinde konuşlandırılmıştır…
Kuzey rüzgarlarına karşı doğal koruma ihtiva eden bu bölge derinleştirilerek 15’er metre aralıklarla kazıklar çakılarak donatılmıştır. Çizimden de anlaşılacağı üzere tekneler baştan ve kıçtan bu kazıklara bağlanarak barınmaktadırlar.
Kıyıda bulunan bir bot iskelesi, filikaları ve botlarıyla karaya ulaşmak isteyen denizcilerin botlarını bağlayabilecekleri bir yapıdır. Aynı zamanda bu iskelede dileyenleri bir telsiz çağrısı ile,teknelerinden alıp, karaya ulaştırma hizmeti üstlenmiş, yetkili bir taksi botta bulunabilir.
Kıyıda bulunan iskelede teknelerin tamir ihtiyaçları için yanaşabilecekleri bir tamir rıhtımı oluşturulabilir. Güvenlik için bir bekçi görevlendirilebilir. Bununla birlikte dileyen denizciler, işletmenin 3-5 metre boylarındaki tamir sallarını kiralayarak,üzerinde jeneratör çalıştırarak, kısmi tamir ve bakımlarını, karadan uzak biçimde yapabilirler.
Belli periodlarla teknelere mazot ve su ikmali yapılabilir. Bu tür işletmeler doğal değeri düşük,koruma alanları dışındaki bölgelere, hiç beton dökülmeden konuşlanabilir, yurt genelinde 30-40000 teknenin barınma sorununa çözüm getirebilir. Bu tür işletmeler belediyeler tarafından veya burada teknelerini tutmak isteyen kitlenin kooperatifleşmesiyle de işletilebilir.
Türkiye’de uygun alanlar çevre hassiyetini birinci derecede önemli tutarak tespit edilmeli ve doğal barınaklar olarak ülkemiz denizciliğine kazandırılmalıdır. Teknelerin barınma meselesine getirilen çözüm önerilerinde en önemli kriter kıyıların bozulmadan betonlaşmadan, bu tür işletmelerin oluşturulmasıdır. Tarih boyunca en zengin medeniyetlerin, ülkemiz coğrafyasını yaşam yeri olarak seçme arzusunun altında yatan bu coğrafyanın eşsiz güzellikleri ve ayrıcalıklarıdır.
Bu nedenle ne yaparsak yapalım temel düstur,coğrafyamızın hakkı ile korunarak gelecek nesillere aldığımız gibi teslim edilmesi erdemi olmalıdır. Yukarıda tarif etmeye çalıştığım park alanları, belli yönden gelen denizlere karşı korunaklı değilse,gerekli yerlere, su ile aynı seviyede kayalar dökülerek doğal bir mendirek oluşturulabilir. Kayalar doğal malzemelerdir, aynı zamanda içlerinde deniz canlıları için bir yaşam alanı oluşturacaktır. Görsel çirkinlik yaratmamak için kayalar su ile aynı sevilerde tutulmalıdır. Bu tür park alanları içinde, ülkemizin en önemli amatör deniz faaliyetlerinden biri olan sandalcılık için yer ayrılalabilir ve bu kültürün devamı sağlanabilir.
Park alanlarının uygun bölümününe bir rampa yapılarak, amatörlerin küçük boy teknelerini buradan denize indirmesi sağlanabilir. İyi planlandığında doğayı bozmayan,işletmelere gelir getiren, denizciye çok daha ucuz barınma imkanı sağlayan bu yapılar, aynı zamanda denizcilerin bir arada olmasına olanak tanıyan bir sosyal buluşum noktaları haline gelecektir.
Bu tür alanlarda teknelerini barındırak denizcilik yapanların, denizcilik yetenekleri daha da artacaktır. Bireyler kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılayacaklarından, hem el becerileri hem fiziksel gelişimleri hem de yaratıcılıkları daha çok gelişecektir.

Amatör Tekne Yapımcılığı

Bireysel gelişimi,her yönüyle olumlu etkileyen uğraşlardan biride amatör tekne yapımcılığıdır. Bir amatör için tekne imal etmek adeta yeni bir okula gitmek demektir. Bireyi bir çok konuda bilgilendirir. Kapsamlı olarak tekne yapmakta olan biri her türlü el becerisini ve yaratıcı düşünme yeteneğinin geliştiğini gözlemler. Bu nedenle bir amatör ün kendi teknesini imal edebilmesi için gereken bürokratik kolaylıkların sağlanmasını, amatör tekne yapımının teşvik edilmesini,önemle tavsiye ederim.

Ticari tekne yapımcılığı

2. el yabancı bayraklı teknelere Türk bayrağı vererek tekne sahibi olmanın kolaylaştırılması düşüncesi yerine iç piyasada örnek tekneler imal edilmesinin teşviki etkin biçimlerde yapılırsa, hem üretim ekonomisi olumlu etkilenecek hem de bireylerin daha özgün ve sağlam teknelere ulaşma imkanı olacaktır. Bu konuda Türkiye’de imalat birikimi oldukça fazladır. Karadeniz, Marmara ve Ege yöresinde derin bir tekne imalat birikimi vardır.
Bu insanların önemli bölümü tanıtım ve pazar imkanlarından mahrum, iklim koşulları nedeniyle de etkin imalat yapamamaktadırlar… Karadeniz’deki nemli ve soğuk iklim kış aylarında üretimi etkilemektedir.. Bu işletmelere ısıtmalı sanayi siteleri imal ederek, ülkemizdeki ahşap tekne kültürünü ve ekonomisini korumuş ve geliştirmiş oluruz.
Bu sektörde birikimi olan yöreler tespit edilerek, imalat, mühendislik ve altyapı anlamında korunur ve desteklenirse aynı zamanda o yörelerdeki işsizlik sorunu da bir miktar çözüm bulunmuş olur. Tekne imalat sanayii desteklenirse dünyanın en önemli tekne yapım merkezi Türkiye olabilir. Çünkü Türkiye’de bu konuda sahip olunan işçilik kalitesi üst düzeydedir. Bu biçimde tekne sahibi olmak mutlaka kolay değildir, ancak zaman zaman kolay yöntemler yerine belirli zincirleri kırarak yeni üretim olanaklarının yaratılmasına yönelik çabalar sistemin oturmaya başladığı noktadan sonra ülkelere daha büyük değerler kazandırmaktadır. Türkiye’nin denizcileşmesini, tekne imalatını önemsiz görerek ve ihmal ederek sağlayamayız. Yat imalatının bir sanayi haline getirilmesi için elimizde büyük avantajlar bulunmaktadır.

Gerekli zeminin hazırlanması

Ülkemizde denizciliğin teşviki elbette yararlıdır. Ancak denizci bir toplum yaratmak için söylemler yerine, gerekli zeminin hazırlanması önemlidir.
Etkin ve yeterli sayıda park alanları yaratıldıktan sonra, tıpkı bir tarlanın sürüldükten sonra atılan tohumların yeşermesini görmek gibi, denizciliğimizde zaten kendi kendine gelişecektir…. Bu alanlardan milli sporcular, yetenekli açık deniz denizcileri de zaten kendi kendine yetişecektir. En iyi döğüşçülerin sokaklardan, en iyi futbolcuların Brezilyada kum zeminlerden geldiği gibi.

Karadeniz yöresi

Bugün Karadeniz korkulan, bilinmeyen, amatör denizciliğe uygun değilmiş gibi görünen bir denizimizdir. Halbuki Karadeniz, birçok barınağı, dereleri, yaylaları, doğal yaşantısı ile bambaşka bir tatdır. Karadeniz Osmanlı kalyonlarını inşaa eden ustaların ve onların torunlarının memleketidir, derin bir denizcilik kültürüne sahiptir.
Karadeniz’in gezginlere anlatılması ve bilgilendirilmesi akılcı yöntemlerle yapılırsa, sadece ülkemizin değil aynı zamanda diğer Karadeniz ülkelerinden, Avrupa’dan gelen denizcileri de cezbedecektir. Bu durum yöreyi hem kültürel hem sosyal hem de ekonomik anlamda destekleyecektir. Bir derenin içinde demirlemek, bir denizci için çok ayrıcalıklı bir tecrübe ve tatdır…..

En temel kriter “doğanın korunması”

Yazımda birkaç kere bahsettiğim gibi amatör denizcilik zemini oluşturulurken en önemli kriter doğanın korunması olmalıdır. Bu bizim gelecek kuşaklara karşı en önemli sorumluluğumuzdur. Binlerce yıldır su aşınmasıyla dantel gibi oluşmuş kıyıları, pırıl pırıl kumsalları vb betonla birkaç günde doldurarak ebediyen yok etmek, şüphesiz ileride fark edeceğimiz pişmanlıklardan olacaktır.
Dünyanın en berrak sularına sahip Ege deniziyle, görkemli yeşil yamaçlarla bezenmiş Karadeniz’iyle, masmavi Akdeniz’iyle Anadolu’nun yüzlerce zenginliğiyle Türkiye’mizin koruma konusunda çok daha fazla özen beklemektedir.
Denizciliğimizin gelişmesinin önemi, doğanın korunmasının öneminden fazla değildir.
Türkiye’de amatör denizciliğimiz geliştirirken, ortaya çıkacak tekne sayısı hem sosyal hemde çevresel sorunları da beraberinde getirecektir. Bunları başından öngörerek ilgili kurumlarda DENİZ KÜLTÜRÜ eğitimi verilmesi çok yararlı olacaktır.
Birkaç paragraf halinde,fazla detaylandırmadan belirtmiş olduğumuzu hususlar çerçevesinde, konuya emek vermiş, aktif, yaratcı, sivil bireylerin ilgili bürokrasi ile birlikte çalışarak, devlet erklerini, pragmatik ve hızlı biçimde harekete geçirmesi, amatör denizcilik uygulamalarının daha kısa zamanda ve daha doğru biçimlerde zemin bulmasını kolaylaştıracaktır.

Sevgi ve saygılarımla
Ozkan Gülkaynak