“Tabii ki aklımın ucundan bile geçmedi, sevgili evrenimin sorunsuz bir şekilde beni Brezilya’dan göndereceği”

Tabii ki aklımın ucundan bile geçmedi, sevgili evrenimin sorunsuz bir şekilde beni Brezilya’dan göndereceği. Yeminle bekliyordum “Ne sorun çıkacak acaba” diye.
Sorunun ağababası tam da check-in masasında çıktı.
Genelde havaalanlarına erken gitmeyi seviyorum. Hem havaalanlarının elektriğinden, hem insanları izlemekten hoşlandığım için, hem de check-in de filan sorun çıkarsa çözecek zaman olsun diye.
Neyse işte yine check-in açılmadan önce bende önlerde yerimi aldım.
Sıra bana gelince en sevimli gülümsememle yaklaştım kadın görevlinin yanına. Günaydın filan dedikten sonra, verdim pasaport ile havalimanındaki makineden aldığım bileti.
Abla bir bana, bir pasaporta baktı. Sonra 2014 tarihli shengen vizesini gösterip, “zamanı geçmiş” dedi.
Dedim “Ne shengen vizesi. Portekizden sadece aktarma yapacağım. Havalimanından çıkmayacağım. Portekiz Türk vatandaşlarından transit vize istemiyor bunun için.”
Öylede kendime güveniyorum ki. Çünkü abim Portekiz konsolosluğuna sormuştu bileti almadan önce. Onlarda mail göndermişti “Gerek yok” diye.
Ama ince bir noktayı kaçırmışız. Benim uçuş iki aktarmalı. Rio’dan Lisbon’a, Lisbon’dan Porto’ya, oradan da Istanbul’a. Ne yapayım en ucuz bilet buydu 
Kadın dediki “Bildiğim kadarıyla tek transferde vize istenmiyor ama sizin ülke içinde transferiniz var ve bu domestik uçuş olduğu için ülkeye girmiş sayılıyorsunuz. Ama yine süpervizörüme soracağım” dedi. Aldı pasaportu, bileti gitti. 15 dakika kadar sonra suratında hiç sevmediğim bir ifadeyle döndü. “Doğru biliyormuşum” dedi. Bu amirine sormuş, amiri Lisbon’da merkezi arayıp sormuş. Iki aktarma yapmam için normal shengen ya da transit shengen vizem olması gerekiyormuş.
O ana kadar gayet cool olan bende kalp atışları ferrari gibi 3.2 saniyede 100’ün üzerine çıktı 
Sonra dedim kendi kendime “sakin ol Asım. Korku kadar panik de aklın katilidir”.
Şu an okuduğum Frank Herbert’in Dune serisindeki baş kahramanı olan çocuk zor durumlarda kaldımı hep böyle düşünüyor çünkü.
Neyse, favelada soyulma tehlikesi atlatırken paniklemeyen ben yine de paniğe kapıldım. Sonra dedim “Hala zamanım var. Bir çözüm bulurum belki”
Ilk olarak masadaki kadına sordum “ne yapabilirim, nasıl çözerim. Biletimin yanmasını istemiyorum” diye.
Kadın dediki “Bu durumda check-in yapamam size. Ancak uçuşunuzu değiştirir Lisbon’dan direk Istanbul’a bilet alırsanız yakalayabilirsiniz”
Sonra biraz ilerideki TAP bilet ofisini gösterdi oraya bir sorun diye. Bende kaptım çantaları TAP bilet ofisine gittim. Arada skyscannerdan Lisbon-Istanbul arasi biletleride kontrol ettim. En ucuz Airfrance 250-300 dolar gibi birşeydi. O yüzden hemen dolar bozdurup kart hesabıma aktardım internet şubesinden.
Bütün bunlar saniyeler içinde oluyor ama.
Neyse vardım TAP ofisine. Zenci bir abi var. Selamin aleykum, aleyküm selam. Dedimki “Aman bir yardım, zor durumdayım”.
Olayı kısaca anlattım, konsolosluğun bile olur verdiğini ama iki aktarma durumunda geçersiz kaldığını filan.
Adam gayet sakin. “Tamam” dedi “Anladım sorununu. Lizbon’dan bir uçağım var direk Istanbul’a. Bir kontrol edeyim”
Neyse aldı pasaportumu, biletimi oturdu bilgisayarın başına. Ben de o arada düşünüyorum “Ulan şimdi ne geçirecekler. Hazır kucağa oturmuşuz, kaçarımda yok.”diye.
3-4 dakika abi birşeyler yaptı bilgisayarda, sonra bir bilet çıktısı tutuşturdu elime.
Dedim “Ne kadar ödeyeceğim”
Dediki “Odeme yapmanız gerekmiyor. Sadece uçuşunuzu değiştirdim. Zaten ödemişsiniz bilet paranızı. Direk Lizbon’dan Istanbul’a uçuyorsunuz”
Bir, Malezya Kuala Lumpur’da öldürmeye çalıştığım Air Asia çalışanlarına bakın, bir de bu adama bakın. Yeminle sarılıp öpüyordum az daha adamı. Dedim içimden “Vur de vurayım, ölde öleyim”
Sonuç itibarıyla bileti yakmadan, ekstra ödeme yapmadan yeni bileti alıp hallettim check-inimi.
Cebimde kalan son reaislerle bir şişe daha cachaca aldım, sonra arka arkaya 5 orgazm yaşamış gibi bindim uçağa. Son satırlarıda uçaktan yazıyorum.
Ha bu arada memlekete varışım da, 12 saat kadar erkene alınmış oldu. Yani bir aksilik olmazsa, yarın sabah 11.30’da Atatürk Havalimanına iniyorum. Ama asla ayağım yere basmadan kesin konuşmayacağım. Dengsizi bir evrenim var çünkü 
Hikayeden çıkan dersler.
1- Asla evrenle takışmayın.
2- Sorun çıkarıcı personel insana hayatı zindan ederken (Bakınız AirAsia), sorun çözücü bir çalışan (Bakınız TAP) hayat kurtarabiliyor.
3-Asla yaptığınız plandan tam emin olmayın, yan cepte herzaman bir alternatif plan bulunsun.
4-Uçak size ait değilse, havaalanlarına erken gitmeye özen gösterin )
Neyse, yarın görüşmek üzere diyeyim. Tabi sevgili evrenim arada uçağı düşürmeye karar vermezse.

Asım
Rio De Janerio.
Galeao Airport
TAP lisbon uçağı.
15.32