SUSMAYA MEYİLLİYİM…
Hep bi lüks yaşam, tekneler, pahallı arabalar, kocaman tabaklarda pinçik pinçik keçi boku süslemeli yemeklerin yendiği zengin lokantalarında boy göstermeler… Nedir bu düşkünlük bir kısım kadınlarda anlayamıyorum? Işıkta baksan, karanlık köşelerinde birikmiş kiralar, aidatlar, eşten dosttan alınmış ödenmemiş borçlar tabak gibi görünür.
Adam gibi mütevazi hayatı hedeflemek yerine, üç kuruş parası olan adamların peşinde, orada burada yarısı yenmiş leş kollayan sırtlan gibi pusuya yatmanın anlamı ne?
Zamanında varlıklı bi adam bulmuş, aşksız, sadakatsiz ve sevgisiz sömürü mantığı ile ilişkiyi sürdürürken bir anda ortada kalmışsın. Elbette tatsız bir fotoğraf! Ama bi hafızanı yokla bakalım, çok samimiydin o ilişkiye, o evliliğe başlarken? Ya da “sırf parası var” yaftasına kapılıp, erdemlilikten uzak o adamlara yaklaşırken, hiç mi sonrasında başına gelecekleri tahmin etmedin?
Çalışmadan, emek vermeden, alın teri akıtmadan üzerine tünediğin o varlık, asla sahip olamadığın ve olamayacağın bir gerçek. Elin ayağın düzgünken, ancak bi kaç tane daha am budalası adam kafeslersin. Ya sonra, yer çekimine yenik düşeceksin çaresizce. Ne meme, ne uzun bacaklar eskisi gibi olmayacak.
Vakit varken, haddini bilirsen, belki son virajında yanında olacak birini bulursun. Ama seçim kriterlerinde önceliği cüzdana verirsen asla bulamayacaksın. Mütevazi ol, hedefini sadakate, saygıya ve tebessüme yönlendir. Bir tas çorba, bi dilim ekmek dışında parayla satın alabileceğin hiç bir şey kıymetli olmayacak, olmamalı da. Anlamı olan sadece elini tutacak bir nefes ve gözlerine bakacak bir çift göz olacak.
Kızmasın bu içeriğe uygun hayatı seçen kadınlar. Benimki mütevazi bir sitayiş ve haddini bilen bir analiz.
Daha yazılacak çok şey var da, susmaya meyilliyim.
Sağlıcakla kalın
MARANGOZ
Denker
Hakan Denker
