Ölümünün 60. Yılında Yahya Kemal Beyatlı… Halit ÇELİKBUDAK / hcelikbudak@gmail

Halit ÇELİKBUDAK / hcelikbudak@gmail

 ‘Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç’Zil, şal ve gül’‘Sessiz gemi’  veyaBin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik’,  ‘Süleymaniye’de Bayram’ dersem herkese mutlaka bir şeyler hatırlatır. Bu yıl, işte bu şiirlerin yazarı Yahya Kemal Beyatlı’nın 60. ölüm yıldönümü… Beyatlı 2 Aralık 1884’te Üsküp’te doğmuş, 1 Kasım 1958’de İstanbul’da ölmüştür. Asıl adı Agah Ahmet’tir.

* * *

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en önemli temsilcilerinden biridir. Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprü görevi yapmıştır. Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy veAhmet Haşim ile birlikte Türk edebiyatındaki dört aruzcu şairden biridir… Tabii sadece şair olmayıp yazar, siyasetçi ve diplomattır aynı zamanda… Yeni kurulan Cumhuriyet’te sırasıyla Urfa (1923) Yozgat (1934), Tekirdağ (1935) ve İstanbul (1943-46) milletvekillikleri ile Varşova (1926), Lizbon, Madrid ve Karaçi (1947-49) büyükelçilik görevleri yapmıştır.

* * *

Osmanlı İmparatorluğu dağılma sürecinde Üsküp’ü güvenli bulmayan babası  İbrahim Naci Bey ve annesi Nakiye Hanım, üç çocuklarıyla 1897’de Selanik’e taşınır. Annesinin ölümü Yahya Kemal’i sarsar. Bir süre sonra Üsküp’e döner, tekrar Selanik’e gelir ama 1902’de İstanbul’ gönderilir… Vefa İdadisi’ne (lise) devam eder. Hasan Ali Yücel, Mehmet Akif gibi pek çok ünlü bu liseden mezundur… Beyatlı bu sıralarda gerçek anlamda şiir yazmaya başlar…

* * *

Dönem Servet-i Fünun Edebiyat’ı dönemidir. Divan edebiyatına karşı çıkarak Batı’dan esinlenen yeni bir edebiyat akımıdır. Bu akımı yaratmak isteyenler ‘Servet-i Fünun’dergisinde bir araya geldikleri için bu adla anılır. Yahya Kemal de, bu edebiyatın öncülerinden Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin‘den etkilenir ama asıl etkisi başkadır… Bu edebiyatın arka planındaki Avrupa dünyası, görüşü, onu da Paris’e çeker adeta… Avrupa’ya gidiş yasak olmasına rağmen 1903 Temmuz’unda İstanbul’a gelen bir Fransız yolcu gemisine gizlice binip Paris’e gider. Orada Jön Türkler’in önde gelenleriyle tanışır. Ama bir süre sonra onlardan da uzaklaşır.  Çünkü Yahya Kemal’e göre Jön Türkler, imparatorluğun başına ne geleceğini düşünmüyorlar, Abdülhamid’i tahttan indirmekle sorunların çözüleceğini sanıyorlardı.

* * *

Paris’te ilk bir yıl Fransızca’yı  iyice öğrenir. Daha sonra siyasal bilgiler yüksek okuluna devam eder. Fransız Edebiyatı’nı ve edebiyatçılarını yakından tanıma imkanı bulur.Paris’te Montparnasse bölgesinde ‘Closerie des Lilas’ (Leylak bahçesi) kafesi çok ünlüdür… Lenin, Troçki, Sartre, Moreas bu kafenin müdavimlerindendi. Hemingway’in‘Güneş de Doğar’ isimli romanını bu kafede yazdığı söylenir. Işte bu kafenin müdavimlerinden biri de Yahya Kemal’dir. Bu kafenin müdavimi yazarların isimleri masaların üstündeki küçük levhalarda yer almakta… Paris’te bu kafeye girip garsonlara‘Yahya Kemal’in masası nerede ?’ diye sorarsanız sizi hemen köşede onun hep oturduğu masaya yönlendirirler.

* * *

Yahya Kemal’in devam ettiği okuldaki öğretim üyelerinden biri de Fransız tarihçi ve yazar Albert Sorel’dir. (1842-1906) Sorel’in ‘Fransız toprağı, 1000 yılda Fransız ulusunu yarattı’ sözü Yahya Kemal’i çok etkilemiştir… 1912’de İstanbul’a dönen Yahya Kemal, artık Türk insanının Anadolu toprağında geçen 900 yılını araştırmaya yönelir…

* * *

1913’te Darüşşafaka’da edebiyat ve tarih dersleri, 1915’ten itibarenden Darülfünun’da Uygarlık Tarihi ile Türk ve Batı Edebiyatı dersleri de vermeye başlar… Bunun yanısıra çeşitli dergilerde Türk dili, Türk tarih, konularında yazılar yazar. Daha sonra çok yakın dostu olan  Ahmet Hamdi Tanpınar, onun Darülfünun’da öğrencisidir. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasıyla  Bursa’ya giden Atatürk’ü tebrik için Darülfünun tarafından gönderilen heyette yer alır. Tanışır… Ankara’ya gelmesi için davet alır…

* * *

1922’de Ankara’ya gider ve Hakimiyet-i Milliye gazetesinde başyazar olur. Barış anlaşması için Lozan’a giden kurulda yer alır. Ardından milletvekillikleri ve büyükelçilik yapar. 1934’te soyadı kanunuyla ‘Beyatlı’ soyadını alır… 1949’da Karaçi dönüşü  emekli olduktan sonra İstanbul’a döner ve yaşamının son yıllarını İstanbul’da Park Otel’de 165 nolu odada geçirir.  Bir çeşit bağırsak hastalığına yakalanan Beyatlı 1957’de tedavi için Paris’e gider ancak dönüşte hastalığı ilerleyince kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi’nde deniz tarafındaki bir odada ölür.  Aşiyan Mezarlığı’na defnedilmiştir. Sağlığında hiçbir kitap yayımlamamıştır. Tüm eserleri ölümünden sonra kurulan ‘Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi’ tarafından yayınlanır. Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde Üç Kemaller Parkı’nda Mustafa Kemal Atatürk ve Namık Kemal’in yanısıra  Yahya Kemal Beyatlı’nın da 2015’de dikilen bir heykeli vardır… Heykelin mermer kaidesinde, Yahya Kemal’in ünlü şiiri ‘Sessiz Gemi’ yer alıyor…