Ölmemek için okuyun… Ünlü gazeteci Yaşar Gürsoy başından geçen olayı yazdı..

 

Ölmemek için okuyun 
İTO Başkanı İbrahim Çağlar pisipisine öldü; aklıma geldi.

31 Aralık 2013, Saat: 02:00. Yeni bir yıla 22 saat kala.
Taksim’deki Show Tv Haber Merkezi’nde Simge Fıstıkoğlu’nun sunacağı sabah programını hazırlıyoruz.
O saatte gittikçe artan mide yanması rahatsızlık veriyor.
Kolumdaki uyuşukluk sırtıma yürüyor.
Rahatsızlığımı çalışma arkadaşlarım Soydan Menekse ile Deniz Ottekin’e panikletmeden dile getiriyorum.
Talcid veriyorlar, soda v.b. Ama sancı sürüyor.
Israrları karşısında kendi kullandığım arabamla Şişli Etfal Hastanesi Acil Servisi’ne ulaşıyorum. Yeni doktor olmuş bir arkadaşımıza durumu anlatıp, “Sanırım kalp krizi geçiriyorum” deyince steteskopla üstün körü dinledikten sonra mide için gaz giderici bir ilaç yazıyor.
Doktorlara olan saygımdan utana sıkıla “Bir de EKG alsaydınız, sırtımdaki karıncalanma artıyor” diyorum.
Doktor arkadaşın hoşuna gitmiyor söylediklerim.
“Doktor musunuz? Buyurun siz bakın hastalara!” diyor, sinirli biçimde EKG isteğini yazıp başından savıyor.
EKG, askerlik yapan hastane görevlisince çekilir. İlk deneme başarısız olur.
İkincisi için tamam der fakat sağlıkçı olmamama rağmen itiraz etsem de “oldu” denerek doktora gönderilir.
Aynı doktor bakar, “olmamış bir daha” der yine EKG çekimine gönderilirim…
Askerin ensesini okşayıp “hayırlı tezkereler (!)” diledim ve nihayet doğru bir EKG ile tekrar aynı doktora kalabalığın arasında ulaşmayı başarıyorum. Yanıtı yine aynı: “Gazını var…”
Hipokrata inancımla birlikte, aynı şikayetlerimle işimin başına döndüm.

Saat: 06:00.
Şikayetler daha da artınca tekrar aynı hastanede aynı doktorun karşısında alıyorum soluğu. Yüz ifadesi “yine mi sen!?” tadında. Ama benim tadım artık hiç yok. (Az önce tuvalet aynasında yüz rengimi pek beğenmemiştim)
Doktora, kibarca “Hocam bir de troponime baktırsanız…” dedim.
Başından savarcasına istek kağıdını yazıyor, tahlil yaptırıp doktora getiriyorum, sonuca bakması ve “acil talimatıyla” bedenimi sedyede ve o kalabalık acil hastalar sıralamasında ilk sıraya koymayı başarıyorum 

Panik had safhada. Sedyede hiç kıpırdamadan yatırılıyorum. Karnımdan üç iğne saplanıyor, ağzıma kan sulandırıcı bocalanıyor. .. 
Hayat film şeridi… Oğlum, kızım, ailem, mesleğim dostlarım, yaşanmışlıklarım; yüzlerce şey.
“Buraya kadarmış. Yıllar önce, onlarca haber yaptığım hastanede filmin sonuna gelmek…”

Saat: 08:00
Biraz kendime geliyorum. Uzman doktorlar vizite çıkmış, bana da uğruyorlar.
En arkada beni zor duruma sokan o doktorla göz göze gelip göz kırpıp gülümsüyorum. 

O günün gecesi yeni bir yıla hastane odasında yapayalnız girdim.
En azından sevdiklerimi ve sevenlerimi görmeye devam edecektim…
Yılbaşlarını hiç sevmem.
Yeni yıla istediğiniz kişilerle, istediğiniz gün girebilirsiniz.
Bazen nefes almak yeterlidir..

Yaşar Gürsoy