MEDYADA POLİS-ADLİYE MUHABİRİ OLMAK.. Eray Erollu yazdı..

Bekman.tv Genel Koordinatörü Şerife Bekman Bilge ve Genel Yayın Yönetmeni Cemal Bilge’nin büyük işlere imza attıkları bu sitede yazmanın onurunu yaşadığımı belirtmeden geçemeyeceğim

Çeyrek asırı aşkın süre ulusal gazetelerde muhabirlik ve editörlük yaptım. Bu yazıyı kaleme almamda da bir televizyon kanalının spor muhabirinin yabancı bir kadın basketbolcuya Türkçe galibiyet duygusunu sorması etken oldu. Kadın sporcunun İngilizce demesiyle, büyük şok geçiren muhabir, sözü merkez stüdyoya bırakmak zorunda kaldı. Merkezde görevli sunucu da iletişimde bir sıkıntı oldu diyerek İngilizce bilmeyen meslektaşını kurtarmaya çalıştı.

Muhabiri de tanımam çalıştığı kurumda da işlerin nasıl yürüdüğünü de bilmem. Ama İngilizce bilmeyen bir muhabirin o müsabakada nasıl görevlendirildiğini aklım almıyor. Çünkü ülkemiz basketbolunda başarı, yabancı oyuncuların performansına bağlı olarak elde ediliyor. Bir Türk sporcu ile röportaj yapsan diğeri kesin yabancı basketbolcu olmaktadır. Bana göre suç muhabirde değil ona orada görev veren yöneticilerinde.

Çevremde de kızım, oğlum, tanıdığımız gazeteci olacak bir konuşsan diye ya elime telefon numarasını sıkıştırıyorlar ya da numarayı çevirip konuşturuyorlar. Artık sorana bu yazıyı link olarak atarım. Bu mesleğin okulda eğitimini alabilirsiniz. Öğretim görevlileri en ünlü gazetecilerin adlarını sayarak sizler de geleceğin usta yazarları, yorumcuları olacaksınız diye moral aşılarlar. Ama kazın ayağı öyle değil. Hele günümüzde torpil şart. Gazete ve televizyon kanallarının üst düzey yöneticileri, müdürleri kendi yakınları dururken sizi niye işe alsın. Sizi işe sokacak yakınınız yoksa uzak durun, başka mesleklere yönelin derim.

FUTBOLU BIRAKANIN İŞİ HAZIR

Çünkü bir çok meslek grubundan insan gazetecilik yapıyor. Hadi demeyin hemen. Futbolu bırakan futbolcu teknik heyette yer alamazsa kapağı televizyon kanalına atarak yorumculuğa başlıyor. Ya da gazetede köşe yazıyor. Hakem de düdüğünü asar atmaz tartışmalı pozisyonları yorumluyor. Magazin programlarında da eski manken, sanatçılar boy gösteriyor. Bu işin eğitimini almış gençler de iş bulmak için çırpınsın dursun.

Stajyerler görev yaptıkları süre içinde kendini ispatlamaya çalışırlar. İçlerinde okulda çok iyi olduğunu iddia edenler de var, mecburiyetten geldiğini ifade eden de. Genellikle usta muhabirlerin yanına bir stajyer verilir. Çok iyi olduğunu iddia eden bir stajyer arkadaşla trafik kazası haberine gittik. Fotoğrafları çektik. Haberi yazdım ve bilgisayardan gazetenin merkezine attım. Stajyere de sen de yaz dedim. Yazıp yazıp geldi. Olmamış deyip bir daha yazdırdım. Ne yazsam beğenmeyeceğimi ifade edince hatasını söyledim. Bu ego meselesi değildi. Çünkü o gazetenin yarın çıkacağını unuttuğundan haberin içinde bugün meydana gelen kazada diye yazıyordu. Siz o kaza haberini okurken bugün meydana gelen kazada dense ne zaman baskıya girdi demez misiniz? Sinek de küçük ama mide bulandırır. Bir de bununla ilgili bir anımı aktarayım. Bir başka stajyer ile bir devlet hastanesine gittik. Gitmeden önce de doktor, hemşire, polis ve 2 meslektaşı da bilgilendirdim. Bu hemen hemen tüm stajyerlere yapılan bir şakaydı. Polis odasına girdik. Polisin odasında 2 gazeteci arkadaş oturuyordu. Fotoğraf makineleri masanın üzerinde duruyordu. Ona da makinesini hazırlamasını söyledim. Bir süre sonra senaryoyu uygulamaya soktum. Polis memuru telefonu kapatır kapatmaz “Koşun oğlum 77 yaşındaki kadın ikiz doğurmuş” dedi. O iki meslektaş koşunca benim stajyer de peşlerine takıldı. Bir süre sonra odaya kafası önde geldi. Polis de gülüyordu. Genç arkadaşa 77 yaşındaki kadın doğum yapabilir mi? Haberi önce sorgulamasını, yönlendirmeyle haber yapmamasını bu şekilde aklına soktum. Gazeteci ne kadar tecrübeli olursa olsun her geçen gün yeni şeyler öğrenir ve öğrenmenin sonu da yok yaşı da.

BU MESLEĞİN AMELESİ DE VAR

Çok ender de olsa bazı stajyerler gazete de çalışmaya başlar. Bu genelde usta muhabirin vereceği referansla olur. O kişi polis muhabiri olduğunda çevresi emniyet teşkilatı, sağlık personeli ve adliye görevlileri ile çevrilir. Zaten torpilli kimse polis muhabiri yapılmaz. Çünkü polis muhabiri cinayet, intihar, kaza, yangın gibi sıcak haberlere gider. Canı yanmış kişilerin haberini yaparken saldırıya uğramaları da gayet doğaldır. Örneğin magazin muhabiri bir sanatçının doğum gününe gider. Geç kalsa bile bir başka pasta daha gelir masaya. Sanatçı üfleyip durur, gazeteciler de fotoğraflar. Ertesi gün bazı gazetelerde pastanın şekli değişik çıkar.

Tecrübeli sanatçılar ise doğum günü partisine 3-4 tane aynı pastadan götürür geç kalan muhabirleri düşünerek. Polis muhabiri ise bir yaralıyı hastane kapısında çekti çekti. Çekemedi o hastayı bir daha dışarı çıkartıp tekrar içeri sokturma durumu yok. Çünkü burada konu insan hayatı. Geçin dakikaları saniyelerin bile önemi var. Magazinci sanatçılarla muhatap olur. Onların yurtdışı konserlerini de takip eder. Gezer eğlenir. Bu söylediğim film çekimleri için de geçerli. Haber çıkar teşekkür eder sanatçı. Polis muhabirinin de haberi çıkınca tehdit telefonları alır.

BİLİR AMA YAZAMAZ

Spor muhabirliği de torpil gerektirir. Her muhabir bir takımı takip eder. Teknik heyetle, futbolcuyla samimi olur. Herşeyini bilir ama yazamaz yazsa başkan bir alo ile başka muhabir talep eder. Başka muhabir gelmezse o kurumun muhabirlerini ne antrenmana ne de maça aldırtır. O muhabir affedildiğinde de yazamayacağını öğrenir. Spor muhabiri takım nerede o da oradadır. Taksime gider gibi yurtdışına çıkar gelir. Polis muhabiri de yılda bir kez bile çıkamaz. Gittiği iş de diğer bölümlerin beğenmeyip gitmediği iştir.

Ekonomi muhabiri de lüks otellerde kahvaltılı basın toplantısına katılır. Gülüşmeler içinde geçen toplantı genelde ürün tanıtımıdır. Haber yazılmıştır görseller çekilmiştir. Başlık atar biraz haberi değiştirir biz buna gazeteciler takla attırma deriz. Sonra da yayınla. Teşekkür telefonları susmaz. 

Politika muhabirleri ise kendilerini kaf dağında görür. Onların da ömrü yemek masalarında geçer. Sohbette geçen konuşmalardan işine yarayanı alır doğrulatır ve yayınlatır.

HEPSİNİN SAYFASI VAR

Bir gazeteyi elinize alın. Kaç sayfa magazin (çoğunun eki de var) kaç sayfa spor, kaç sayfa ekonomi, kaç sayfa politika sayfası var bakın. Polis muhabirinin de genelde 3. sayfada haberleri yayınlanır ama sayfası yoktur. Çoğu haber çöpe gider. Ama diğer branşların haberi sayfalarında yer alır. Gazetecilik yapacaklara ya da düşünenlere bir nebze de olsa branş konusunda bilgi verdiğimi düşünüyorum. Gazeteci olmadan önce defalarca düşünün. Hele polis ve adliye muhabirlerini içine aldığı istihbarat servisini aklınızdan çıkarın. Abarttın demeyin polis muhabiri bir iş bitmeden diğer işe koşar. Kulağı susmak bilmeyen polis telsizindedir. O telsizden duyduğu haberlere gider. Örneğin Şişli demez polis telsizindeki görevli polis memuru. Şişli gibi tüm ilçelerin kodu var. Önce o ilçe kodunu anons eder. Sen o kodu hafızana kazıyacaksın. Sonra adresi verir. O adresi ya not alacaksın ya da hafızanda tutacaksın. En son olay kodunu verir. Kaza mı, cinayet mi, intihar mı olduğunu belirten. Konu münakaşa ise diğer anonsa odaklanacaksın. Yani sil baştan. Maçın, antrenmanın, basın toplantısının saati bellidir. Ama şu saatte intihar, şu saatte kaza olacak diye bir şey söz konusu bile olamaz. Yemek yerken bile telsizi kapatamazsınız. Yemeğin ortasında iş geçerse ya yarım bırakacaksınız ya da bir kaba koydurup aracın içinde yiyeceksiniz. Bitirir giderim derseniz sizden önce giden rakip kurumun muhabiri yaralıyı çekip sen çekemezsen ya da yangını alevli çekip sen de sönmüş görüntü olursa hesabını sorarlar…

KELLE KOKTUKTA İŞE GİDİLİR

Diğer branşlarda görevli kişilerin hepsi torpilli mi derseniz tabii ki hayır. Bu işi bileğinin hakkıyla yapanlar da var. Onları tenzi ederim. Onlar gazeteci değil mi derseniz gazeteci ama istihbarat muhabiri gibi kelle koltukta işe gitmezler. Sıkışmalı bir kaza oldu mu nerede olursanız olun amacınız yaralıları aracın içinde çekmektir. Şoförünüz gaz pedalına yüklenir. Makasa girer. Adeta ölümle dans edersiniz. Bi de trafik cezası geldi mi sorumlusu muhabirdir. Şoför gazla dedi gazladım deyip yırtar. Bazen bu ceza maaşınızdan bile kesilir. Ya işi çekemeyeceksiniz ya da maaşınızın bir kısmını ceza olarak elinizden çıkartacaksınız. Bir çatışma haberine gittiğinizde polis olay yerini kapatmışsa amacınız o barikatı delip en iyi görüntüyü çekecek yere konuşlanmaktır. Kurşunlar yakınızdan geçerken tek silahımız olan fotoğraf makinenizi hep deklanşöre basacakmış gibi hazır tutacaksınız. İşte bu cesaret okulda öğretilmiyor. Bunun dersi de yok, öğretmeni de. Ama heyecan bağımlılık yapıyor. Diğer branşlarda çalışan gazeteciler, arkadaşlarıyla randevulaşarak bir yerlere gider. Çünkü mesai bitiş saati bellidir. İstihbarat muhabirinin geliş saati vardır ama dönüş saati açıktır. İş çıktığı zaman ben gidiyorum diyemez. Fotoğraflarını tamamlayacak, tüm bilgileri habere dönüştürecektir.  Fotoğrafları sisteme atacaksın ve evine döneceksin. Misafir gelmişse bile sen elini yüzünü yıkarken onlar kalkış hazırlığına girişirler. Bu evliysen de böyle, bekarsan da böyledir. Onun için gazeteci eşi olmak zordur. Ben bunları üstesinden gelirim hem de zevkle derseniz. Size başarılar dilerim. Az daha unutuyordum en düşük maaşı istihbarat servisi alır. Adam atılacağı zaman da en fazla adam çıkartılan servistir.

YAZ BABAM YAZ

Hele editör oldunuz mu arayanınız çok olur. Sayfaya girecek haberleri seçeceksiniz. Haberini yazacak, fotoğrafları seçeceksiniz. Bunları sayfaya fotoğraf fotoğrafa başlık başlığa gelmeyecek şekilde çizip yapacaksınız. Sayfada köşe yazarı varsa onu da okuyup hatası varsa bulacaksınız. İmla hatalarına da bakmak sizin görevinizdir. Sonra bir köşe yazarı arar. “İşim var. Top sende.” Hangi maça gittiyse. “Takım iyi oynadı. 2 gol atan futbolcu süperdi” der telefonu kapatır. Sen yaz dur. Sonra bir başkası “Laptopun şarjı bitti. Şu sanatçıyı şununla gördüm. Aynı masadaydılar sen yazarsın.” Bu meslekte ya amele olup çok çalışacaksınız ya da torpiliniz olacak. Son zamanlarda torpili yalakalık gölgede bırakmak üzere. Bir örnek vererek uzun olan yazımı noktalayım. Müdürü, yalaka muhabire kalabalık ortamda sesini herkesin duyacağı şekilde “Çok güzel haber yapmışsın eline sağlık” der. Bu futboldaki rakip ceza sahasına yapılan ortadır. Muhabir de “Müdürüm senin yaptığın haberlerin gölgesi bile olamaz” diyerek boş kaleye golü atar. Ortayı yapan da topu ağlarla buluşturan da mutludur. Polis muhabirine sebze, meyve, balık, hava durumu haberi yaptırılmaz. Çünkü bunlar emek sarfetmeden girecek haberdir. Bu tür haberlere genellikle golü atacak muhabir gönderilir. 

Eray Erollu

Kaynak:
http://m.bekman.tv/yazarlar/eray-erollu/medyada-polis-adliye-muhabiri-olmak/108/?fbclid=IwAR0m7rfts82_trkR9iT4UYBHOzpovmjUieVmkHL-xzdwleAS8J5PKLHWMXg