Londra saldırısı ve bir anı..

LONDRA SALDIRISI VE BİR ANI…

TV haber görüntülerine bakıyorum.
Gözümde canlandı, koskoca mazi.
Yıl 1992-93 filan olmalı.

O yıllarda terör tehdidi yine (bu kez başka renkli-İRA) capcanlı. Akşam karanlığının çöktüğü saatler. BBC’den çıkmış aracımla eve dönüyorum. Nedense, o aralar “hain” boyutlarda sakal bırakmışım. Zaten hiç yakışmaz bana. Pis bir görüntü. Bugün olsa, “IŞİD Hücrebaşı” zannedip ülkeye sokmazlar, bırak sokağa çıkmayı. Üzerimde de (sanki yetmiyormuş gibi) haki renkli bir bol cepli yelek.

Kaderin bir cilvesi, Westminster Bridge’i geçerken tam da dünkü teröristin aracını milletin üzerine sürdüğü noktada arkamda kırmızı-mavi flaşörlü bir polis aracı siren çalarak durmamı istedi. Sola çekip durdum.

– Good evening Sir. Can you stop the engine and step out of the car please.. (İyi akşamlar bayım. Motoru durdurup, araçtan çıkar mısınız?) – Standart cümledir bu.

İçeri el feneri ile biraz göz attıktan sonra, standart sorgu başladı:

– Do you know why we stopped you, Sir? (Sizi neden durdurduğumuzu biliyor musunuz?)

Gereksiz yere espri yapacağım tuttu (nedense?)
– Yes Sir. I look like an evil Middle Eastern terrorist. (Evet bayım. Hain bir Orta Doğulu teröriste benziyorum)

Gülmeye başladı. Hayret verici biçimde esprili “geri dönüş” yaptı.
– No. You violated the Bus Lane. (Hayır.. Otobüs şeridini ihlal ettiğiniz için..)

Sözlü uyarıda (sarı kart) bulunup bıraktılar. Ama plakayı da aldılar tabii.. Bir daha asla yapmadım. Şakaları yoktur.

Dünden beri haberleri her izlediğimde o anı yaşıyorum.

Zafer Arapkirli