“Kar benim için bir mevsim ya da yeni yıl değildir. Kar, benim için bayramdır.“

Kar benim için bir mevsim ya da yeni yıl değildir. Kar, benim için bayramdır.

Aslında çocukluğumda kar yağınca bayram gibi sevinirdim. Kar yağınca iyi yağmalı, kışı ve muhteşem örtüyü yaşamalı insan. Kar aşağıdaki gibi yağmalı, yağınca da evde diğer fotoğraf gibi olmalı. Odunlar yanarken etrafa güzel aromasını dağıtmalı. Kahve ve kitap eksik olmamalı. Kalın çoraplar giyilmeli, kestane kebap olmazsa olmaz olmalı.

Ve bugünün çocuklarının bilmediği ninelerden masallar dinlenmeli. Sonra camdan kar yağışı uzun uzun seyredilmeli. Tabi ki fırsat bulup kızakla kaymalı. Islanınca pantolon, çoraplardan sonra anneden mutlaka azar işitilmeli.

Sonra kuşlara ağaçların altlarına yem bırakılmalı, düşünmeli insan o güzel hayvanları. Fırsat olunca karda yürümeli insan. Yürürken çıkan sesi dinlemeli, o pek bilinemeyecek bir enstrümanının sesi olduğu düşünülmeli.

Eğer kuzinelerde varsa mutlaka fırında patates pişirmeli. İkiye bölünmüş patateslere tuzlar itina ile sürülmeli ve üzeri nar gibi kızarınca yayla peyniri İle ağzınız yana yana yemeli. Eğer Karadeniz’de iseniz bal kabaklı kara lahana çorbası pişmeli. Kokusu evi sarmalı. Akşam mısır patlatmak, bilmeceler sorulmalı, hikayeler, masallar geç saatlere kadar anlatılmalı.

Ve gecenin ilerleyen saatlerinde mutlaka camdan dışarıya bakıp, kar ne kadar yağdı diye sık sık kontrol edilmeli. Kar benim için bayramdır. Kar bayramını bütün çocukların yaşanmasını isterim.

Ali Değermenci

Kuzeyli Dali