Bu da Gezgin Gazeteci Asım Güneş’in Alman Helen’i..

Uzun zaman sonra, bir Alman panzerine uyup, tüm gün, 30 derece sıcakta, inişli çıkışlı, taşlı bir yolda, 40 km’den fazla bisiklet sürersen, sana vereceği şey kıçındaki yara, özellikle bacaklarında ve sırtındaki ağrı, ellerinde oluşan su toplaması ve suratında oluşan aptal gülümseme dışında birşey değil 🙂
Bu da başka bir Alman. Helen.

Gezim sırasında tanıştığım en güçlü kadınlardan biri. (Tırmanışta bir sürü görmek mümkün)
Tam bir panzer. Ben yolda, dilim bir karış dışarıda, vücudumun farklı yerlerinden nefes almaya çalışırken, Helen bana mısın demedi. Yolun yarısında bisiklet beni, diğer yarısında ben bisikleti taşırken, o sadece beni beklemek için durdu ve bisikletten indi. La insan biraz olsun terler en azından.
Çelik bacakların yanında birde alçak gönüllü, nazik bir kalbe sahip. Yol boyunca “Sen de tırmanışta iyisindir” diye teselli etti. Gezi sonunda da yemek ısmarladı “Özür dilerim, seni sürüklememeliydim” diye. Artık nasıl kötü görünüyorsam :))
Neyse ben bugün donmuş bacaklarla, sırt üstü yatıp kendime gelmeye çalışırken, o sabahın köründe yine bisiklet kiralayıp, bu sefer adanın daha büyük olan öbür kısmını turlamaya gitti.
Nikaragua Gölündeki, Ometepe Adası, 8 biçiminde, her iki parçasında da birer volkan olan, görduğüm en ilginç adalardan biri.

Ha bu arada dip not; kendisi sadece 4 tanecik dil konuşuyor. (Gıcık oluyorum böyle tiplere :))
Bu arada bende bir gariplik var galiba. Normalde nefret etmem gerekirken, bana kendimi zayıf ve aptal hissettiren kadınları seviyorum. Kimseye eyvallahı olmayan kadınları. Iyiki varsınız.
Son dönemde, iyi vakit gecirdiğim gezginlerin hepsi Alman’dı. Ki bu benim gibi asosyal bir gezgin için büyük birşey.
Hükümetin bozduğu ilişkileri burada düzeltmeye çalışıyorum :))

Asım Güneş