ADANALI.. Fatih Terim’i hiç böyle yazan olmamıştı.. Usta gazeteci Cemil Özyıldırım yazdı

ADANALI
Yıl 2007: ‘’Ben ders almam, ders veririm’’
Yıl 2009: ‘’Benim sırtım sağlam, kimse beni yıkamaz’’
Adanalı, bu sözleri ile kabadayı bir tavrın yanı sıra, meydan okuyan bir karakter sergiliyordu.

Köşe yazısında kendisini eleştiren bir gazeteciye telefonda küfredip mahkemelik olan, basın toplantısında gazeteci olmadığı halde resim çeken şahsı ‘’Beni çekme bunu çek’’diye dışarı çıkaran, 1977’de Büyük Maksim Gazinosunda hayranı olduğu sanatçı Müjde Ar uğruna kavga ettiği bir kişinin kafasını yaran, geçtiğimiz Temmuz ayında Alaçatı’da damadı ile arası bozuk olan kebapçıyı basıp Türkiye’nin gündemine oturan, yine bu Adanalı idi.

Karıştığı bu son olay nedeniyle Milli Takım Türkiye Direktörlüğü’nden, kendi açıklaması ile ‘’Kovulan’’ ve tazminat hakkı doğan Adanalı, Türkiye Futbol Federasyonundan (TTF) alacağı 3,5 milyon Euro tazminatın dışında, 15 Kasım 2018’e kadar olan sözleşmesi nedeniyle 15 ay boyunca 291 bin Euro aylık maaş alarak, tartışılan bir konuma geldi. Bu maaşla Adanalının cebine, 4 milyon 365 bin Euro gireceği hesaplandı. TTF,Adanalı ile yaptığı görüşmeden sonra, internet sitesi üzerinden bir açıklama yaptı.

Açıklama şöyleydi:
“Bir süredir kamuoyunda ve medyada gündem haline getirilmeye çalışılan bir takım futbol dışı konular, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ile Türkiye Futbol Federasyonu yönetimini yıpratma amacı taşıyan bir hal almıştır. Bir araya gelen taraflar, sürecin bundan sonraki kısmında yolları ayırmanın her iki taraf açısından daha sağlıklı olacağına kanaat getirmiştir. Gerek Türkiye’de gerek dünyada başarıları ile kendini kanıtlamış ve Türk futboluna büyük hizmetler vermiş olan değerli hocamıza teşekkür eder, bundan sonraki hayatında başarı ve mutluluklar dileriz”.

Ancak TTF’nin bu açıklaması, ‘’Kovuldum’’ diyen Adanalının iddiasına bir cevap niteliği taşımıyordu. Tazminat meselesi meclis gündemine de taşındı. CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, iktidara ‘’Sözleşmelerdeki bu yüksek rakamlara bir sınırlama getirmeyi ve devlet denetimine almayı, teftiş altında tutmayı düşünmüyor musunuz’’ diye sordu. Bayır Terim’in 3,5 milyon Euro tazminatının, Türkiye’de 9971 kişinin aldığı aylık ücrete denk düştüğünü de söyledi.
Fatih Terim’in tazminat olayı, gerek sosyal medyada, gerekse, gazete ve televizyonlarda 3-4 gün tartışıldı. Yazıldı, çizildi.

Daha sonra gündemden düştü, ya da geri çekildi. Bu sessiz ortam‘’Benim sırtım sağlam. Kimse beni yıkamaz’’ diyen Adanalıyı, acaba haklı mı çıkarıyordu?

Türkiye’nin, 1959’da baş vurduğu Avrupa Birliği (AB) üyelik başvurusu ile birlikte, yüzünü batıya iyice döndürdüğü 1969’lu yıllarda Adanalı, topluma popülist örnekler sunan bir çizgideydi. O yıllarda Çoban Sülü lakaplı Demirel Başbakanlık koltuğuna oturmuş, köyden kente göç olgusu yoğunlaşmış, İstanbul fırsatlar şehri olmuştu. İşte böyle bir ortamda Adanalıyı popülist yaşama oturtan, çoğu zaman futbol sahalarındaki olayları, kimi zaman da alkışlanan başarıları oldu. Bu ikili karakter, heyecan arayan futbol fanatiklerinin Adanalıya ‘’İmparator’’ lakabı takmalarına yol açtı.1980’lerin başında Galatasaray’da top koştururken, herkesi televizyon başına çeken ‘’Tatlı Cadı’’ dizisindeki Samantha’nın sihirle her işin üstesinden gelmesinden esinlenen tribün seyircisi, Adanalıya ‘’Samantha’’ diye tezahürat yapıyordu. Çünkü Galatasaray’ın Adanalı liberosu, gollük topları çizgi üzerinden, öylesine inanılmaz reflekslerle çıkarıyordu ki, tribünler dalgalanıyordu.

1985’den sonra Samanth’a unutuldu, imparator lakabı Adanalının kimliğine yapıştı.

Adanalı şimdilerde Adana’da elit bir kesmin oturduğu ‘Çınarlı’da, 1953 yılının 14 Eylül günü dünyaya geldi. Yanlış bir iğne nedeniyle bir ayağı sakat kalan ‘’Topal Talat’’ın oğluydu. Kıbrıslı göçmen bir aileden gelen topal Talat, onurlu bir adamdı. İki tekerlekli bir el arabasını çekerek seyyar satıcılıktan, hamallığa kadar her işi yapıyor, 3 çocuklu ailenin geçimini sağlamaya çalışıyordu.

64 yıl önce fakir bir işçi mahallesi olan Çınarlı, aynı zamanda omuzlarında ceketleri asılı, ayakkabılarının ökçeleri basılı, eli tespihli kabadayıların görüldüğü bir yerleşim yeriydi. Çınarlı ve Adana’nın kabadayıları, Fatih Terim’i de doğal olarak etkiledi. Bu etkileşim, onda bir karakter yapısı oluşturdu. Kabadayı tavrını inkar etmeyen Adanalı ile röportaj yapan gazeteci Nuriye Akman, bu konuyu gündeme getirerek şöyle bir soru yöneltti. ‘’Adana’dan İstanbul’a geldiğinizde ceketiniz omzunuzda, tespihiniz elinizde, dilinizde de pavyon muhabbeti vardı. Bugün değişen bir şey oldu mu?’’.
Fatih Terim kızarak bu soruya şöyle cevap veriyordu:
‘’Acaba ayakkabılarımın topuklarına da basmıyor muydum?. Bakın ben ne ceketim omzuma koydum, ne de ayakkabımın üstüne bastım. Ama hal ve hareketlerimden, benim için böyle bir profil çizildi. Oysa benim içimi görebilenler, (Tadına doyum olmaz) diyor. Dışarıdan bakanlara karşı, soğuk bir adam olarak görülebilirim. Ancak şunu inkar etmiyorum. Geçtiğimiz yıllarda bazı şeyleri şifahi olarak anlatmak varken, kavga-dövüşle fiili hareket ettiğimiz günler oldu. Onu da benim cahilliğime verin. Ben rol kesmesini bilmem. Doğal halimi isteyen beğenir, isteyen beğenmez. Kabadayılık işine gelirsek!..

Kabadayı olmak yürek ister. Kabadayılık istemekle olmaz. Dürüst, olduğu gibi davranan, rol kesmeyen yürekli insanlar kabadayıdır’’
Bugün kendi adı verilen sokakta çocukken bir yandan top koşturan, bir yandan da babasına yardım eden Fatih Terim, o günleri de şöyle anlatıyordu:
‘’Biri kız 3 kardeştik. Kardeşlerimin büyüğü bendim. 6 yaşından beri çalışıyorum. Babamla birlikte ekmek parası için yapmadığımız iş kalmadı. Fındık, bulgur, sebze, meyve, el arabamızda eksik olmazdı. Babamın asıl mesleği kunduracılıktı ama, o işi nedense yapmadı. Namuslu, onurlu bir adamdı. Mesela bizi hiç gecekondularda oturtmadı. Ekmek parası için, hamallık bile yapmaktan gocunmadı. O nedenle benim, attan inip eşeğe binme kompleksim yoktur’’.
Fatih Terim’in futbol yeteneği, onu izleyen mahalle sakinlerinin ‘’Bu çocuk topçu olacak’’ yorumlarından çok, sokak aralarından, boş arsalardan kurtulduğu okul çağındaki yıllarında, spor otoriteleri tarafından keşfedildi. Ortaokulda iken, bu yeteneği sayesinde, spora ağırlık veren Adana Endüstri Meslek Lisesinin motor bölümüne kaydedildi. Ne var ki futbol sevdası ağır basınca, devamsızlıktan ancak lise’nin 2. sınıfına kadar okuyabildi. Daha 16 yaşındaydı, ama kafasında hep İstanbul hayali vardı. Onun okul takımında, özellikle İstanbul liseleriyle oynadıkları maçlarda gösterdiği performans, Adana Demirspor yöneticilerinin dikkatini çekince, kısa sürede transfer edildi. Adana Demirspor’un alt yapı sorumlusu Koray Aydınoğlu,’’Fatih Terim daha 15 yaşındayken lider, hırslı, sert mizaçlı bir karakter sergiliyordu. Takıma geldiği o yaşlarda, hep ön planda olmak istiyordu. Hatta kendi takımını kurma gibi bir arzusunun da belirdiğine şahit olduk diyordu. 19 yaşında Adana Demirspor’un kaptanı olarak çıktığı maçta, liderlik özelliğini yansıtan bir olayı, Fatih Terim şöyle anlatıyor:
‘’Çok heyecanlı ve gururluydum. Kolumda artık kaptanlık pazı bantı vardı. Çıkış tünelinde takım arkadaşlarımı motive edecek birkaç söz söyledikten sonra, sahaya fırladım. Santraya doğru koşarken, arkamda kimsenin olmadığını gördüm. Öyle bir fırlamışım ki, arkadaşlarım toparlanıp arkamdan yetişememişler’’
Fatih Terim, içini görebilenlerin‘’Tadına doyum olmaz’’ dediğini söylese de, futbolculuk ve teknik direktörlük döneminde, onun içine kimse giremedi, o tadı tadamadı. 4 yıl Adana Demirspor, 11 yıl Galatasaray’da futbol oynayan Fatih Terim’in teknik direktörlük kariyeri de, Galatasaray ve A Milli takım arasında gidip gelen bir çizgi izledi. Bu süre içinde, Fatih Terim’in gazabına uğrayan yıldız futbolcular da gündemden düşmedi.

3. Milli Takım macerası, 22 Ağustos 2013’de, Abdullah Avcı’nın görevden ayrılması ile başlayan Fatih Terim, o dönemde de Galatasaray Teknik direktörü iken, yapılan teklifi geri çevirmeyip, A Milli Takım Türkiye Direktörlüğünü kabul etti. Terim iş başında olduğu 4 yıllık süre içinde, A Milli takımdaki yıldızların kimisi ile kavga etti, kimisini de kadro dışı bırakarak cezalandırdı. Arda Turan, Burak Yılmaz, Yıldıray Baştürk, Selçuk İnan, Gökhan Gönül, Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, bu futbolculardan bazılarıydı. Ayrıca pirim skandalı, Volkan Demirel ve Gökhan Töre skandalları ile sarsılan Fatih Terim için spor camiasında ‘’Bitti artık’’ yorumları yapılırken, Fatih Terim ‘’Ben bitti demez bitmez’’ diyordu.
Fatih Terim’in futbolculuk ve teknik direktörlük yıllarını kapsayan kariyerinin, yıllara göre dağılımı şöyle:
1969-1973 (Adana Demirspor), 1973-1984 (Galatasaray)

Teknik Direktörlük dönemi:
1987-1989 (MKE Ankaragücü), 1989-1970 (Göztepe), 1990-1993, (Türkiye U21 Milli Takım), 1993-1996 (A Milli Takım), 1996-2000 (Galatasaray), 2000-2001 (Fiorentina), 2001- (AC Milan 6 ay), 2002-2004 (Galatasaray), 2005-2009 ( A Milli Takım), 2011-2013 (Galatasaray), 2013-2017 (A Milli Takım)

Futbolculuk yaşamında olduğu kadar, teknik direktörlük serüveni de hayli olaylı geçen 64 yaşındaki Fatih Terim, 48 yıllık futbol yaşamında önemli olaylarla gündeme geldi. Bu olaylar şöyle sıralanıyor:

1977: Galatasaray’da kulübünün Divan Kurulu Üyesi Gündüz Aktuğ, Fatih Terim’in Galatasaray’a transferine karşı çıkanlar arasındaydı. Aynı zamanda emniyet müfettişi olan Gündüz Aktuğ’un muhalefetine rağmen, Terim’in transferi gerçekleşti. Ancak aralarındaki husumet devam etti. Bu yüzden ikili arasında bu yüzden çıkan münakaşa sonunda Fatih Terim, Aktuğ’u dövüp kayıplara karıştı. Burnu kırılan Aktuğ, Şişli Emniyet Amirliğine giderek şikayetçi oldu. Ayrıca cebindeki 10 bin lira ile yüzüğünün de kaybolduğunu söyledi. Olay üzerine Galatasaraylı yöneticiler harekete geçti. Aktuğ’u alarak kulübe getirdiler. Çabalar sonucu Fatih’i af etmesi sağlandı. Gündüz Aktuğ daha sonra Kulüp Başkanı Selahattin Beyazıt’a çektiği telgrafta, ‘’Bir Galatasaraylı olmaktan dolayı utanıyorum’’ dedi.

1977: Fatih Terim, sinema sanatçısı Müjde Ar’a hayrandı. Onun Büyük Maksim Gazinosundaki programını kaçırmazdı. Bir gece sanatçının programını izlerken Turgay Canyurt adlı bir müşterinin, Müjde Ar’ın başında aşağı bir tepsi gül döktürerek şarkı istemesi, Fatih Terim’i çok kızdırdı. Gazinonun çıkışında yakaladığı Cantürk ile kavgaya tutuştu ve başını yardı. Ancak Turgay Cantürk, araya girenlerin ricasıyla davacı olmadı. Müjde Ar, Hafta Sonu gazetesine verdiği röportajda bu olay ilgili soruyu, ‘’Fatih beyi hiç tanımam. Üstelik tipim de değil’’ diye yanıtlıyordu.

1980: Galatasaray- Fenerbahçe maçının devre arasında, Ali Kemal ve Büyük Metin’i yanına alarak sahadaki görevli polislerle münakaşa eden ve polis memuru Mehmet Demir’i yumruklayan Terim’e, 2. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Ali Kemal ve B.Metin serbest bırakılırken, Fatih Terim 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Karara, bir üst mahkemede itiraz edildi. 6. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden yargılanan Terim, 7 bin 500 lira para cezası ile kurtuldu

1983: Galatasaray’ın şampiyonluğunu belirleyecek son Adana Spor maçı, 3-0 rakip takımın galibiyeti ile devam ederken, Adana Spor’un kaptanı ve Fatih Terim’in eski takım arkadaşı Erol Togay, Sejdiç’i düşürünce Galatasaray penaltı kazandı. Penaltıyı kullanan Sejdiç, topu dışarı attı. Topun dışarıdan gelmesini bekleyen Erol’a doğru yürüyen Fatih Terim, ani bir kafa darbesi ile futbolcunun dişini kırdı. Hakem Talat Polat, kırmızı kart göstererek Fatih’i oyun dışı bıraktı. Bu yenilgi ile Galatasaray da şampiyonluktan oldu.

1984: Galatasaray ve Milli Takımın kaptanı iken, Ali Sami Yen stadında oynanan Fenerbahçe maçından sonra, Fenerbahçeli Karaliç’i tokatladı. Futbol Disiplin Kurulu Fatih Terim’e 2 maç ceza verdi.

1985: Derwall’in Galatasaray’ın başında bulunduğu sezonda Fatih Terim, yine yapacağını yaptı. Antalyaspor-Galatasaray maçının 87. Dakikasında, hakem Hamza Alan’ın Erdal Keser’e gösterdiği kırmızı kart, kaptan Fatih Terim’i çileden çıkardı. Küfür ederek üzerine yürüdüğü hakemin yüzüne de tüküren Terim, kırmızı kart görerek oyun dışı kaldı. Ancak sahadan çıkmayan ve bu yüzden tribünleri de ayaklandıran Terim, polis zoruyla oyun dışına alındı. Hakem ve gözlemci raporları doğrultusunda mevcut disiplin yönetmeliği gereği alacağı ceza “Futboldan men” olması gerekirken, hakem raporları değiştirildi ve Fatih Terim’e 5 maç ceza verildi. Ancak bu olaydan 1 yıl sonra Adana’da, Adana Spor-Kırıkkale maçının 52. dakikasında kırmızı kart gören Yugoslav futbolcu Bakir, hakem Ahmet Akyurt’un üzerine yürüyerek suratına tükürdüğü için tutuklanarak cezaevine gönderildi.

1986: Fatih Terim sezon sonunda Rize maçı sonrası, futbolu bıraktığını açıkladı. Galatasaray Kulübü, onun için bir jübile hazırladı. Jübile maçının başlama saatinde, stat üzerinde bir helikopter alçak uçuşa geçti. Helikopterin yan kapısı açıktı ve Galatasaray forması ile Fatih Terim taraftarlara el sallıyordu. Helikopter orta alana indi ve Fatih Terim, tribünleri selamlayarak, oyuna dahil oldu. Bu gösteri, futbol tarihine bir ilk olarak geçti.

2000: Elazığ-Galatasaray maçında Teknik direktör iken, hakem Ali Aydın’ın yanına giderek küfür etti. Ne hikmetse bu durum, Ali Aydın’ın raporunda yer almadı. Maçın gözlemcisinin, televizyon görüntülerine izleyerek düzenlediği rapor sonucu, Fatih Terim’in disiplin kuruluna sevk edilmesini sağladı.

2000: Yurt dışı kariyerinde teknik direktörü olduğu İtalyan takımı Fiorentina, UEFA kupası ön elemesi ilk tur maçında, Avusturya’nın Tirol İnnsbrucuk takımına elendi. Karşılaşmanın Türk hakemi Orhan Erdemir’i maç boyunca küfürle taciz eden Fatih Terim, tribüne gönderildi. Erdemir’in açıklamasına göre, soyunma odasına da gelerek kendisini tehdit etti. Terim’in Fiorentina macerası, sezon sonunda işine son verilmesi ile sonuçlandı. Hakem Orhan Erdemir de, bu maç sonrası hakemliği bıraktı. Fatih Terim, Fiorentina Başkanı Cechi Gori ile de ters düştü. Gori’nin, Fatih Terim’in tercümanı Şükrü’ye bir maç sonrası koridorda bağırması, Fatih’i harekete geçirdi. Soyunma odasından koridora çıkarak, Gori’ye önce parmağı ile sus işareti yapan Terim, karşı taraftan cevap alınca, üzerine doğru yürüdü. Karşılıklı bağrışmalar, araya girenlerin Terim’i uzaklaştırması ile sonlandı. Terim o sinirle basın toplantısına çıkınca, bir İtalyan gazeteciyi sorusuna kızarak, ‘’Sen nasılsa kafandan atıp yazıyorsun. Toplantıyı izlemene gerek yok’’ diyerek, dışarı çıkardı.

2001: Fiorentina’dan sonra İtalya’nın seri A devi AC Milan’ın başına geçen Fatih Terim, bu kulüpte ancak yarım sezon teknik direktörlük yapabildi. Terim’in tavırlarını beğenmeyen futbolcular, Milan’ın ünlü futbolcusu Maldini’nin başı çektiği bir lobi oluşturdu. Futbolcularla Terim arasındaki soğukluk, başta Milan Başkanı Galliani olmak üzere, yönetimi de etkiledi. Galliani, Fatih Terim sorununu çözmek için futbolcularla yaptığı toplantıda, Gattusto dışında tüm futbolcular, Terim’den şikayetçi oldu. Sezonun yarısında, Terim ile yollar ayrıldı. Ünlü Milanlı futbolcu Pirlo, anılarını yazdığı kitapta Fatih Terim’den şu şekilde söz ediyordu:
‘’Fatih oldukça dikkat çekici, kurallara alerjisi varmış gibi görünen garip bir insandı. Mesela öğle yemeklerine canı isteyince katılıyordu. Milan’ı temsil etmesi gereken aktivitelere kravatsız gelebiliyor, bu aktivitelerden evinde ‘’Biri bizi gözetliyor’’ programını seyretmek için, kimseye haber vermeden erkenden ayrılıyordu. Kulübün tesislerinde John Travolta gibi garip, cafcaflı renkli kıyafetleriyle dolaşıyordu. Göreve ilk başladığı günlerde takım toplantılarında, eline bir tebeşir alıp, taktik tahtasına her biri bir oyuncuyu temsil eden 11 tane daire çizerdi. Bir süre sonra tahtaya çizdiği oklardan ve karalamalardan hangi dairenin kime ait olduğunu anlamak imkansızlaşırdı. Mesela bir daireyi işaret edip ‘’Costacurta tam burada olman gerekir’’ dediği bir gün dayanamayıp ‘’Ama patron biraz önce o dairenin benim olduğunu söyledin. Costacurta değil ki’’ deyince, bana ters-ters bakmıştı. İşin daha kötüsü, defans bölgesindeki dairelerle, forvetdekileri karıştırmaya başlardı. Sonuçta taktik bilgisinin yetersizliğinden, Terim’in tüm oyun planını futbolculara bağıra-çağıra motive etmek olduğunu, sahada iyi bir sonuç almamızı ümit etmekten başka çaremiz kalmadığını anlamamız, uzun bir süre almadı.’’

2003: Galatasaray’ın Trabzon deplasmanında, din ve Allah’a küfrettiğine şahit olan Vilayet Özel Kalem Müdürü tarafından Fatih Terim mahkemeye verildi. Başka bir tanık gösterilemeyince, Terim beraat etti.

2003: Beşiktaş ile oynadıkları maçta, Beşiktaş tribünlerine yaptığı çirkin el işareti nedeni ile maçın bir süre durmasına ve tribünün ayaklanmasına neden oldu. Fatih Terim, kendisine küfür edildiğini söyleyerek savunma yaptı.
2003: Fatih Terim, Elazığ-Galatasaray maçında hakem Ali Aydına galiz küfürler savurdu. Ancak ne hikmetse bu küfürler hakem raporunda yer almadı. Maçın gözlemcisi, televizyon görüntülerini izleyerek, Terim’in disiplin kuruluna sevk edilmesini sağladı.

2008: Türkiye-Belçika maçı sonrasında, SKY TV’de maçla ilgili görüşlerini açıklayan gazeteci Osman Tamburacı’yı spor yazarları derneğinde arkadaşları ile otururken telefonla arayan Fatih Terim, ‘’Gündem değiştiriyor’’lafına kızarak, küfretti.’Ulan ben senin bıyığını s…. ‘’diye başlayan Terim’de fren tutmadı, ‘’Ananı avradını’’diye devam etti. Konuşmayı cep telefonundan arkadaşlarına da dinleten Tamburacı, dava açtı. Mahkeme Terim’e 5 yıl küfretmeme cezası verirken, bu ceza ile hukuk tarihinde bir ilk yaşandı.

2008: Yine aynı Belçika maçında taca çıkan topla beraber, sahaya ikinci bir top atan Belçika teknik direktörü Vander Eycken, Fatih Terim’i çileden çıkardı. O da bir topu ayağı ile Belçika yedek kulübesine, sert bir şekilde attı. Daha sonra konuk takımın teknik direktörünün üzerine yürüyen Terim, araya girenler tarafından yatıştırıldı.
2013: Orduspor-Galatasaray maçında hakeme centilmenlik dışı hareketlerde bulunan Terim, 5 maç ceza aldı.

2017: Alaçatı da damadının restoranı yanındaki Yüz Evler kebapçısının, bitişik nizamı paravanlarla kapatması sorun oldu. Yanına damadı ve korumalarını alan Fatih Terim, Yüz Evler’i bastı ve sahibi Selahaddin Aydoğdu ile yumruklaşarak kavga etti. Büyük yankı uyandıran bu olaydan sonra Fatih Terim, TTF tarafından Milli Takım Türkiye Direktörlüğünden alındı. Fatih Terim bu ayrılığı kovulma olarak nitelerken, Türkiye Futbol Federasyonunun ‘’İkili toplantı sonucu yollarımızı ayırdık’’ açıklaması, kovuldu mu? istifa mı etti sorularını açıklığa kavuşturmadı. Her iki taraftaki sessizliğin, hukuki işlemlere başvurulması sonucu bozulacağı belirtiliyor.

Bu arada Türk Telekom Arena’da da bulunan Yüz Evler Kebap restoran da, olaydan sonra kapatıldı.

Fatih Terim’in futbolculuk ve teknik direktörlük dönemlerinde, göğsümüzü kabartan ve alkışlanan başarısı yok muydu? Elbette vardı. Terim Milli Takım tarihinde en az 10 maça çıkan teknik direktörler arasında, galibiyet yüzdesi en yüksek ikinci isimdi. 1990-1993 yılları arasında U21 Milli takımının başına getirlen Fatih Terim 25 maçta 13 galibiyet, 4 beraberlik ve 8 mağlubiyetle eskiye göre başarılı bir tablo çizdi. 1993 yılında A milli Takımın başında gördüğümüz Terim, 1996’da Galatasaray’a transfer olup, ‘’İmparator’’ lakabını alıncaya kadar geçen süre içinde 34 maçta 17 galibiyet, 8 beraberlik ve 9 galibiyet elde etti.

Sarı-kırmızılı ekiple 4 yıl üst üste lig şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan, 2 Türkiye Kupası, 2 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 TSYD Kupası şampiyonluğu elde eden Terim, 2000 yılında UEFA Kupası’nı kaldırarak, Türk Futbol tarihinde bir ilke imza attı ve kariyerinin zirvesine çıktı. Daha sonra Galatasaray’dan ayrılarak İtalya’nın Fiorentina takımının başına geçen Terim, ardından İtalyan devi AC Milan’da kısa süreli teknik direktörlük deneyimi yaşadı.
Fatih Terim’in yolu, 2000 yılında ayrıldığı Galatasaray ile 2002-2003 sezonunda yeniden kesişti. Sarı-kırmızılı ekipte başkanlığa seçilen Özhan Canaydın’ın, yeniden göreve getirdiği Terim, büyük beklentilerin yaşatıldığı sezonda hayal kırıklığı yaşadı..Terim yönetimindeki ikinci dönemde, ilk sezonunda şampiyonluğu Beşiktaş’a kaptıran Galatasaray, Türkiye Kupası’na çeyrek finalde veda etti. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi Grubu’nu ise, son sırada tamamladı. Fenerbahçe’den alınan 6-0’lık yenilgi de tarih sayfalarındaki yerini aldı.
Galatasaray, 2003-2004 sezonuna da kötü başladı. Sarı-kırmızılılar ligdeki istikrarsız gidişin yanı sıra, Çaykur Rizespor’a 5-0 yenilerek Türkiye Kupası’na veda etti. Şampiyonlar Ligi grubunu 3. sırada tamamlayan Galatasaray, UEFA Kupası’ndan da ilk turda elenince Terim, sezonun tamamlanmasına 8 hafta kala görevini bıraktı. 2005-2009 yılları arasında A Milli Takımın başına getirilen Fatih Terim, Euro 2008’de yarı finale yükselme başarısını gösterdi. Terim ay yıldızlıların başında en çok maça çıktığı dönemi de o zaman yaşadı. O dönemde 58 maçta 26 galibiyet, 18 beraberlik, 14 mağlubiyetle görevinden ayrıldı. 2011’de, Ünal Aysal’ın başkanlığa gelmesiyle Galatasaray’da 6 yıl aradan sonra 3. Terim dönemi başladı. Terim, takımı ilk yılında şampiyon yaptı. İkinci sezon Şampiyonlar Ligi’nde büyük hedeflerle yola çıkıldı. Sarı-kırmızılılar çeyrek finale kadar yükseldi. Ancak dünya devi Real Madrid’i geçemedi. Sneijder ve Drogba gibi yıldızlara sahip Terim’in Galatasaray’ı, ikinci sezonunda da şampiyonluğu kimseye kaptırmadı…

14 ağustos 2013’de Gana ile 2-2 biten maçtan sonra A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı’nın görevine son verilmesi üzerine, Fatih Terim 20 Ağustos’ta Galatasaray’dan ayrılarak yeniden TTF tarafından A Milli Takım Türkiye Direktörü unvanı ile iş başına getirildi. Andorra’yı 5-0, Romanya’yı 2-0, Estonya’yı 2-0 yenen ay yıldızlılar, 2014 Dünya Kupası’nda gruba çıkma şansını son maça taşıdı. Ancak İstanbul’da Hollanda’ya 2-0 yenilince, bu şansı kullanamadı. Ardından Euro 2016 elemelerinde Milli Takım istenilen sonuçları alamasa da, rakiplerin aldıkları sonuçlar denklemi bozdu. İzlanda karşısında Selçuk’un 89.dakikada frikikten attığı muhteşem gol ile 2016’ye direkt katılma hakkı kazanıldı.

Cemil Özyıldırım